İnternetten İçeriğin Çıkarılması ve Erişimin Engellenmesi (İçerik Sildirme)
İnternetten İçeriğin Çıkarılması ve Erişimin Engellenmesi (İçerik Sildirme) makalemizle sizlerleyiz. 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun, 23 Mayıs 2007 tarihinde 26530 sayılı Resmi Gazete ‘de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Kanunun amacı internet ortamında yapılan yayınların sistematik bir düzen ve kontrol altına alınması ve aynı zamanda yapılan bu yayınlar yoluyla işlenen suçlar ile mücadele edilmesidir. 5651 sayılı Kanunun getirilmesinin asıl sebeplerinden biri de gelişen teknoloji ve hızla yayılan interneti kullanan iletişim araçlarının sağladığı imkanların suistimal edilmesidir.
İnternete erişimin sınırlandırması ve engellemesi bireylerin haklarına ciddi bir müdahaledir. Bu sebeple bunların düzenlenmesi ve yasal bir zemine oturtulması gerekmekteydi. 5651 sayılı yasa bunu amaçlamış bireylere daha sağlıklı, düzen ve kontrol altında bir internet ortamı sunmayı amaçlamıştır.
5651 sayılı kanunun uygulama esasları kabul edilen üç yönetmenlikle düzenlenmiştir. Bunlar “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesine Dair Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik”, “Telekomünikasyon Kurumu Tarafından Erişim Sağlayıcılara ve Yer Sağlayıcılara Faaliyet Belgesi Verilmesine İlişkin Yönetmelik”, “İnternet Toplu Kullanım Sağlayıcıları Hakkında Yönetmenlik.
ERİŞİMİN ENGELLEMESİ SEBEPLERİ
Erişimin engellenmesi TCK’da sayılın bir takım suçları kapsamaktadır. TCK’ da yer alan intihara yönlendirme, çocukların cinsel istismarı, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanımını kolaylaştırma, sağlık için tehlikeli madde temini müstehcenlik, fuhuş, kumar oynanması için yer ve imkân sağlama suçları ile 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanunda yer alan suçlar internet aracılığıyla işlenmesi takdirde bu kapsama girecektir.
ERİŞİMİN ENGELLEMESİ PROSEDÜRLERİ
- Alan Adından Erişim Engelleme (Domain Name)
Bu yöntemde, alan adı sunucularında (Domain Name System – DNS) ilgili alan adına erişim kapatılarak İnternet sitesine erişim engellenmektedir. Alan adı (Domain Name), web sitesinin İnternet’teki adı ve adresidir.
- IP Adresinden Erişim Engelleme (Internet Protocol)
IP adresi, belirli bir ağa bağlı cihazların birbirini tanımak, birbirleriyle iletişim kurmak ve birbirlerine veri yollamak için kullandıkları adrestir. IP adresinden yapılan engellemede erişim listesi (Access list) yazılarak ilgili IP adresine erişim engellenir.
- Nesne Tabanlı (URL) Engelleme
Bir İnternet sitesindeki herhangi bir konunun bulunduğu tam İnternet adresi olarak ifade edilebilen erişime URL (Uniform Resource Locator) denir. URL adresinin engellenmesi teknik açıdan oldukça zordur. Çünkü bu yöntem internet hızının yavaşlamasına sebep olur.
İnternetten İçeriğin Kaldırılması ve Erişimin Engellenmesi
Yukarıdan beri açıklanan sebeplerle internet ortamında içeriğin kaldırılması ve erişimin engellenmesi, dijital çağın en önemli hukuki düzenleme alanlarından biri olduğunu düşünmekteyiz. Nitekim Türkiye’de bu konuda yasal çerçeve, 5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun” ile çizilmiştir. Söz konusu kanunda internetten içerik (Video, Fotoğraf, Haber, Yorum vb.) kaldırma ve erişimi engelleme şartları, usul ve esasları kapsamlıca düzenlenmiştir. Bu usul, esas ve şartları konunun mahiyeti ve hacmi gereğince makalemizin devamında ele almakta fayda görüyoruz.
İnternetten İçerik (Video, Fotoğraf, Haber, Yorum vb.) Kaldırma ve Erişimi Engelleme Şartları
5651 Sayılı Kanun, internet ortamında: hukuka aykırı içeriklerin yayılmasını önlemek, mağduriyetlerin hızlıca giderilmesini sağlamak, kamu düzenini korumak ve suç işlenmesini engellemek için oluşturulmuştur. Kanunun amacı doğrultusunda internetten içerik kaldırmak veya erişimin engellenmesi için bazı hallerin mevcudiyeti aranır.
- 5651 sayılı kanunun 8. maddesi, belirli suçlar nedeniyle:
- Çocukların cinsel istismarı (TCK md. 103)
- Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma (TCK md. 190)
- Sağlık için tehlikeli madde temini (TCK md. 194)
- Müstehcenlik (TCK md. 226)
- Fuhuş (TCK md. 227)
- Kumar oynanması için yer ve imkân sağlama (TCK md. 228)
- Atatürk aleyhine işlenen suçlar (5816 sayılı Kanun)
- Yaşam hakkı ile kişilerin can ve mal güvenliğinin korunması sebebi
- Millî güvenlik ve kamu düzeninin korunması sebebiyle
- Suç işlenmesinin önlenmesi veya genel sağlığın korunması sebebiyle
- Kamu Güvenliği ve Ulusal Çıkarların Korunması
- Özel Hayatın Gizliliğinin İhlali Nedeniyle
Kişilik Haklarının İhlali Nedeniyle İçerik Çıkarma ve Erişimi Engeli
5651 sayılı Kanunun özellikle “İnternetten içeriğin kaldırılması ve Erişimin Engellenmesi” başlıklı 9. maddesi, kişilik haklarının ihlali durumunda bireylerin başvurabileceği yöntemleri düzenliyor iken, hukuka aykırı içeriklere erişimin engellenmesi veya kaldırılması konusunda da mahkemelere yetki tanımaktaydı. Bu düzenleme, internet ortamındaki hak ihlallerine hızlı müdahaleyi amaçlamış ve özellikle bireylerin kişilik haklarını koruma konusunda önemli bir mekanizma oluşturmuştu. Ancak, bu düzenleme zamanla çeşitli tartışmalara yol açtı ve ifade özgürlüğü ile bireylerin korunma hakkı arasında dengenin doğru kurulamaması eleştirildi. Bunun sonucunda Anayasa Mahkemesi, 11 Ekim 2023 tarihli ve E.: 2020/76; K.: 2023/172 sayılı kararıyla, 5651 sayılı Kanun’un 9. maddesini Anayasa’ya aykırı bularak iptal etti. Bu iptal kararının temel gerekçesi, söz konusu düzenlemenin ifade ve basın özgürlüğü üzerinde orantısız bir sınırlama oluşturması oldu.
Geçmişte, 5651 sayılı Kanun’un iptal edilen ilgili hükmüne göre, internet ortamında yapılan yayınlar nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini düşünen gerçek ve tüzel kişiler, öncelikle içerik sağlayıcısına veya buna ulaşamamaları durumunda yer sağlayıcısına başvurarak ihlal içeren içeriğin yayından kaldırılmasını talep edebiliyordu. Talep edilen içerik sağlayıcı veya yer sağlayıcı tarafından en geç 24 saat içinde cevaplandırılmak zorundaydı. Kişiler, aynı zamanda doğrudan sulh ceza hâkimine başvurarak içeriğin çıkarılmasını ve/veya erişimin engellenmesini talep etme hakkına da sahipti.
Hâkim, bu talepler doğrultusunda yalnızca ihlalin gerçekleştiği belirli kısma (örneğin URL) yönelik erişimin engellenmesine karar verebiliyorken, eğer bu yöntemle ihlalin engellenemeyeceği kanaatine varırsa, gerekçesini belirtmek suretiyle tüm siteye erişimi engelleyebiliyordu. Hâkimin verdiği erişim engelleme kararı veya içeriğin çıkarılması kararı, ilgili kurumlara iletiliyor ve uygulanması için en geç dört saat içinde yerine getirilmesi gerekiyordu. Ayrıca, kararın uygulanmaması durumunda sorumlular hakkında adli para cezası uygulanıyordu.
Eğer ihlal konusu içerik farklı internet adreslerinde de yayınlanırsa, ilgili kişiler tarafından Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’na (BTK) başvurularak mevcut mahkeme kararı diğer adresler için de uygulanabiliyordu. Talep üzerine, hâkim, başvuranın adının kararın uygulanacağı adreslerle ilişkilendirilmemesine ve bu durumun arama motorlarına bildirilmesine de karar verebiliyordu. Sulh ceza hâkimleri bu tür başvuruları en geç 24 saat içinde, duruşma yapmaksızın karara bağlıyordu.
Bu düzenleme, içeriğin yayından kaldırılması veya erişimin engellenmesi sürecinde hızlı bir mekanizma sunmayı amaçlasa da, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararıyla birlikte ifade özgürlüğü ve kişilik hakları arasında dengenin sağlanamadığı, bazı durumlarda keyfi uygulamalara yol açılabileceği gerekçesiyle yürürlükten kaldırılmıştır.
Mahkeme, kişilik haklarını koruma amacı taşıyan bu düzenlemenin uygulamada keyfiliğe yol açabileceğini, demokratik bir toplumun olmazsa olmazı olan ifade özgürlüğü ile bağdaşmadığını belirtti. Bununla birlikte, içeriklerin erişime engellenmesi sürecinde hukuki güvencelerin yetersiz olduğu ve temel hakların korunması açısından daha dengeli bir düzenlemeye ihtiyaç duyulduğu vurgulandı.
Anayasa Mahkemesi, yıllarca keyfi olarak uygulanan bu 9. maddeyi nihayet, 10 Ocak 2024’te Resmi Gazete’de yayınlanan iptal kararı ile Anayasaya aykırı bularak resmen kaldırdı. Bu iptal kararı, Resmi Gazete’de yayımlanmasından 9 ay sonra yani 10 Ekim 2024 tarihinde yürürlüğe girdi. Zira kanun koyuculara yeni bir yasal düzenleme yapmaları için belirli bir süre tanınması gereklidir. Bu sürede yapılan düzenlemelerde, ifade özgürlüğü ile kişilik haklarının korunması arasındaki dengenin daha dikkatli bir şekilde gözetilmesi planlanıyordu, hala planlanmaktadır. Kanaatimizce yapılacak düzenlemelerde özellikle erişimin engellenmesi kararlarının orantılı ve hedef odaklı olması, tüm internet sitesini değil yalnızca ihlale konu içeriği kapsaması gerektiği gibi prensipler önem taşımaktadır.
Tüm bu açıklamalarımız sonucu şunu söyleyebiliriz: 9. maddenin iptali, yalnızca bireysel haklar açısından değil, aynı zamanda demokratik toplumun işleyişi ve internetin özgür bilgi dolaşımına katkısı açısından da önemli bir dönüm noktası olmuştur.
Suç İşlenmesi Nedeniyle İçeriğin Kaldırılması ve Erişimin Engellenmesi
İnternetin bilgiye erişim imkânlarını artırmasıyla birlikte, suç teşkil eden içeriklerin yayılması da kolaylaşmıştır. Bu bağlamda, 5651 sayılı Kanun’un 8. maddesi, suç işlenmesi durumunda içeriğin kaldırılması ve erişimin engellenmesi süreçlerini düzenlemektedir. Madde, özellikle Türk Ceza Kanunu’nda yer alan çocukların cinsel istismarı, uyuşturucu madde kullanımını kolaylaştırma ve müstehcenlik gibi ağır suçlar ile Atatürk aleyhine işlenen suçlar ve bahisle ilgili suçlar gibi belirli kategorilerdeki ihlallerin önlenmesini hedefler. Bu tür içeriklere karşı alınacak tedbirler, hem bireylerin hem de toplumun zarar görmesini engellemeyi amaçlamaktadır. Kararlar, soruşturma aşamasında hâkim veya Cumhuriyet savcısı, kovuşturma aşamasında ise mahkeme tarafından alınır. Gecikmesinde sakınca bulunan durumlarda savcı karar alabilir ancak bu kararın hâkim onayı gerekir. Bu düzenlemeler, hem hak ihlallerini önlemek hem de erişim engelleme kararlarının hukuki denetimini sağlamak adına önemli bir denge kurmaktadır.
Madde 8, erişim engelleme kararlarının etkili ve hızlı bir şekilde uygulanmasını sağlayarak mağduriyetlerin azaltılmasını hedefler. Kararın bildirilmesiyle birlikte içerik sağlayıcıların en geç dört saat içinde bu kararı uygulamaları gerekmektedir. Aksi takdirde ciddi para cezaları ile karşılaşılabilir.
Ayrıca belirtmek gerekir ki içerik kaldırma kararı bir koruma tedbiri niteliğinde olup, itiraz ve denetim yolları da 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu çerçevesinde düzenlenmiştir. Bununla birlikte, suç unsuru oluşturan içeriğin yayından kaldırılması ya da beraat gibi durumlarda erişim engelleme kararı kendiliğinden hükümsüz hale gelir. Bu durum, kişilerin ifade özgürlüğü ve adil yargılanma hakkının korunmasını da temin eder.
Açıklamalarımızın hukuki dayanağı olan 5651 sayılı kanunun m.8/1 şu şekildedir:
“MADDE 8- (1) İnternet ortamında yapılan ve içeriği aşağıdaki suçları oluşturduğu hususunda yeterli şüphe sebebi bulunan yayınlarla ilgili olarak içeriğin çıkarılmasına ve/veya erişimin engellenmesine karar verilir:
a) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;
1) İntihara yönlendirme (madde 84),
2) Çocukların cinsel istismarı (madde 103, birinci fıkra),
3) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma (madde 190),
4) Sağlık için tehlikeli madde temini (madde 194),
5) Müstehcenlik (madde 226),
6) Fuhuş (madde 227),
7) Kumar oynanması için yer ve imkân sağlama (madde 228), suçları.
b) 25/7/1951 tarihli ve 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanunda yer alan suçlar.
c) (Ek:25/3/2020-7226/32 md.) 29/4/1959 tarihli ve 7258 sayılı Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi Hakkında Kanunda yer alan suçlar.
ç) (Ek:13/10/2022-7418/32 md.) 1/11/1983 tarihli ve 2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanununun 27 nci maddesinin birinci ve ikinci fıkrasında yer alan suçlar.”
Gerek açıklamalarımızdan gerekse maddenin devamı fıkralarından anlaşılacağı üzere şunu söyleyebiliriz: genel olarak, Günümüz Türkiye’sinde 8. madde, hem bireylerin zarar görmesini önlemek hem de toplum düzenini korumak için dijital dünyada suçla mücadelede etkin bir araç olarak işlev görmektedir.
Özel Hayatın Gizliliğinin İhlali Nedeniyle Erişimin Engellenmesi
5651 sayılı kanunun “Özel hayatın gizliliği nedeniyle içeriğe erişimin engellenmesi” başlıklı 9/A maddesi, 9. maddeden tamamen bağımsız olarak düzenlenmiş ve 6 Şubat 2014 tarihli 6518 sayılı Kanun ile mevzuata eklenmiştir. 9/A maddesi, özel hayatın gizliliğinin korunmasını düzenlerken, 9. madde kişilik haklarının ihlaline ilişkin düzenlemeler içeriyordu.
Önemle belirtmek gerekir ki yukarıda açıkladığımız üzere Anayasa Mahkemesi’nin 11 Ekim 2023 tarihli kararıyla 9. maddenin iptal edilmesi, yalnızca kişilik haklarının korunmasına ilişkin yasal düzenlemede bir boşluk yaratmıştır. Ancak 9/A maddesi, özel hayatın gizliliği bağlamında hâlen (2025) yürürlüktedir ve varlığını sürdürmektedir.
Bu madde özel hayatın gizliliğini koruma amacı taşımaktadır. Bu düzenleme, kişilik haklarının genel ihlalinden ziyade, daha dar bir alan olan özel hayatın gizliliğini hedef almaktadır.
Bahsi geçen kanun hükmü nedeniyle özel hayatın gizliliğinin ihlal edildiğini düşünen kişiler, doğrudan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’na (BTK) başvurabilmektedir. Sulh ceza hâkimine başvuru ise yalnızca kararın devamlılığını sağlamak amacıyla yapılmaktadır.
Yapılan bu başvuru sonrası BTK Başkanı, başvuru yapıldığı anda erişimin engellenmesi kararını uygulamaya koyabilmektedir Ancak bu kararın devamlılığı için 24 saat içinde sulh ceza hâkimine onaylatılması gerekiyor. Hâkimin ise en geç 48 saat içinde karar vermek zorunda olduğunu unutmamak gerekir.
Özel hayatın gizliliğinin ihlali yapısı gereği bazı acil durumları gerektirebilir. Bu durumda BTK Başkanı, sulh ceza hâkiminden önce erişimin engellenmesi tedbirini uygulayabilir. Ancak bu halde de karar, hâkim onayına sunulmak zorunda.
Belirtmek gerekir ki bu madde, acil durumlara ilişkin hızlı müdahale imkânı tanıyan hükümler içermekte ve BTK’ya geniş yetkiler vermektedir. Ancak, bu yetkilerin yargısal denetime tabi olması, keyfi uygulamaların önüne geçmeyi hedeflemektedir.
5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunun İhlali Nedeniyle Erişim Hizmetinin Durdurulması
5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun Ek Madde 4’ü, eser sahiplerinin haklarını koruma altına alarak, bu hakların ihlal edilmesi durumunda erişim hizmetlerinin durdurulmasını düzenlemektedir. Maddede, eser nüshaları üzerindeki bilgilere veya bu bilgileri temsil eden sayılar ve kodlara yetkisiz olarak müdahale edilmesinin yasak olduğu belirtilmiştir. Ayrıca, bu bilgilerin değiştirildiği veya kaldırıldığı eserlerin asıllarının ya da kopyalarının dağıtılması, ithalatı, yayınlanması ve topluma iletilmesi de yasaklanmıştır. Burada en çarpıcı hüküm ise şudur: Dijital iletim dahil olmak üzere, işaret, ses ve görüntü nakline yarayan araçlarla yapılan eser sahipliği haklarının ihlali durumunda ise hak sahiplerinin başvurusu üzerine içerik kaldırılmakta ve gerekli tedbirler alınabilmektedir. Nitekim ek madde 4/3:
“Dijital iletim de dahil olmak üzere işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla servis ve bilgi içerik sağlayıcılar tarafından eser sahipleri ile bağlantılı hak sahiplerinin bu Kanunda tanınmış haklarının ihlâli halinde, hak sahiplerinin başvuruları üzerine ihlâle konu eserler içerikten çıkarılır. Bunun için hakları haleldar olan gerçek veya tüzel kişi öncelikle bilgi içerik sağlayıcısına başvurarak üç gün içinde ihlâlin durdurulmasını ister. İhlâlin devamı halinde bu defa, Cumhuriyet savcısına yapılan başvuru üzerine, üç gün içinde servis sağlayıcıdan ihlâle devam eden bilgi içerik sağlayıcısına verilen hizmetin durdurulması istenir. İhlâlin durdurulması halinde bilgi içerik sağlayıcısına yeniden servis sağlanır.” demek suretiyle telif hakkı kapsamında erişim engellenmesinin hukuki dayanağını ortaya koymuştur.
Kanuna göre, hak sahiplerinin bu tür bir ihlalde ilk olarak bilgi içerik sağlayıcısına başvurarak ihlalin üç gün içinde durdurulmasını talep etmesi gerekmektedir. Eğer bu süre sonunda ihlal devam ederse, Cumhuriyet savcısına yapılan başvuru ile servis sağlayıcıdan, ihlale konu olan bilgi içerik sağlayıcısına verilen hizmetin durdurulması talep edilir. İhlalin durdurulması durumunda ise bilgi içerik sağlayıcısına yeniden servis sağlanır. Bu süreç, eser sahiplerinin haklarının korunmasını sağlarken aynı zamanda ihlal edenlere yönelik caydırıcı bir mekanizma sunmaktadır. Servis sağlayıcıların, bilgi içerik sağlayıcılarının isimlerini düzenli olarak Bakanlığa bildirmesi ve gerektiğinde bilgi ve belge sağlaması, sistemin şeffaflığı ve etkinliği açısından önemli bir rol oynar.
Bu düzenleme, fikir ve sanat eserlerinin dijital ortamda korunmasını güçlendiren önemli bir yasal dayanak sunmaktadır. Dijital çağda eserlerin hızla çoğaltılabilmesi ve yayılabilmesi, eser sahiplerinin haklarının daha sık ihlal edilmesine neden olmuştur. Ek Madde 4, bu ihlalleri önlemeyi hedeflerken, aynı zamanda eser sahiplerinin ekonomik ve manevi haklarını koruma altına almaktadır.
İnternette Unutulma Hakkı Kapsamında Haber, Video, Görsel vb. İçerik Silme/KaldırmaKamu Yararı Nedeniyle Erişimin Engellenmesi Kararı
İnternet ortamında yayılan haber, video, görsel gibi içerikler, bireylerin özel hayatlarını ve kişilik haklarını ciddi şekilde etkileyebilmektedir. Bu durum, özellikle kişilerin geçmişte yaşadığı olayların sürekli olarak karşılarına çıkması nedeniyle “unutulma hakkı” kavramını gündeme getirmiştir. Unutulma hakkı, bir bireyin internet ortamında yer alan ve kişisel hayatını etkileyen içeriklerin silinmesini veya kaldırılmasını talep etme hakkıdır. Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın 2014 yılında verdiği çığır açıcı karar ile bu hak hukuki bir boyut kazanmış ve birçok ülkede tartışılmaya başlanmıştır. Türkiye’de ise bu hakkın kullanımı, Anayasa’nın özel hayatın gizliliğini koruma ilkesi ile 5651 sayılı İnternet Kanunu kapsamında düzenlenmiştir.
Türkiye’de unutulma hakkı kapsamında bir içerik kaldırılmak istendiğinde, ilgili kişi ilk olarak içerik sağlayıcısına veya yer sağlayıcısına başvuruda bulunmalıdır. Eğer bu başvuru sonucunda içerik kaldırılmazsa, bireyler Sulh Ceza Hakimliği’ne başvurarak erişimin engellenmesi kararı talep edebilir. Bu süreçte mahkeme, kaldırılmak istenen içeriğin özel hayatın gizliliğini ihlal edip etmediğini değerlendirir. Bknz: Özel Hayatın Gizliliğinin İhlali Nedeniyle Erişimin Engellenmesi
Ancak unutulma hakkının uygulanmasında kamu yararı kavramı da önem arz eder. Örneğin, toplumun bilgilendirilmesi gereken bir olay veya kamu yararı içeren bir haber söz konusuysa, içerik kaldırma talepleri reddedilebilir. Bu denge, birey hakları ile basın özgürlüğü arasında adil bir sınır çizilmesini sağlar.
Kamu yararı nedeniyle erişimin engellenmesi kararı ise unutulma hakkından farklı bir boyut taşır. Kamu düzenini bozabilecek, toplum güvenliğini tehdit edebilecek ya da suç teşkil eden içerikler söz konusu olduğunda, erişimin engellenmesi kararı alınabilir. Bu kararlar genellikle Sulh Ceza Hakimliği tarafından verilir ve 5651 sayılı Kanun’un ilgili hükümlerine dayanır. Örneğin, terör örgütü propagandası yapan bir içerik, çocukların cinsel istismarı, uyuşturucu madde kullanımı teşviki gibi toplum düzenine ciddi tehdit oluşturan durumlarda erişim engelleme kararı alınabilir. Bu kararlar, toplumun zarar görmesini önleme amacı taşırken, bireysel hak ve özgürlüklerin ihlal edilmemesine de özen gösterilir.
Açıklamalarımız ışığında anlaşılıyor ki; unutulma hakkı ve kamu yararı nedeniyle erişimin engellenmesi uygulamaları, dijital çağda hak ve özgürlüklerin korunması için kritik öneme sahiptir.
Erişimin Engellenmesi Kararına İtiraz Nasıl Yapılır?
Erişimin engellenmesi kararına karşı itiraz, hukuki sürecin önemli bir parçasıdır ve 5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Kanunu” ile düzenlenmiştir. Yukarıda açıkladığımız üzere bu kanuna göre, erişimin engellenmesi kararı Sulh Ceza Hakimliği tarafından alınır ve genellikle özel hayatın gizliliğinin ihlali, kamu güvenliğinin tehdit edilmesi ya da suç teşkil eden içeriklerin varlığı gerekçesiyle uygulanmaktadır.
İçerik kaldırma kararı bir koruma tedbiri niteliğinde olup, itiraz ve denetim yolları da 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu çerçevesinde düzenlenmiştir. Karara itiraz etmek isteyen taraflar, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre kararın tebliğinden itibaren yedi gün içinde bir üst mahkemeye itiraz edebilir. İtirazda, erişimin engellenmesinin hukuki gerekçelerle yanlış olduğunu gösteren kanıtlar ve savunmalar sunulmalıdır. Hakim, itirazı değerlendirerek kararını yeniden gözden geçirecektir.
Youtube, Facebook, Twitter, İnstagram vb. Sosyal Medyada İçerik Silme veya Kaldırma
Belirtmek gerekir ki YouTube, Facebook, Twitter, Instagram gibi sosyal medya platformlarında içerik silme veya kaldırma talepleri, genellikle 5651 sayılı Kanun’un yanı sıra platformların kendi topluluk kuralları çerçevesinde de değerlendirilir. Dolayısıyla özel hayatın gizliliğini ihlal eden, nefret söylemi içeren veya suç teşkil eden bir içerikle karşılaşıldığında, ilk olarak ilgili platformun içerik bildirimi sistemine başvuru yapılabilir. Nitekim bu platformların büyük bir kısmında, şikayet üzerine içeriklerin değerlendirilmesi için özel bir ekip görevlendirilmiştir. Eğer içerik kaldırılmazsa, Sulh Ceza Hakimliği’ne başvurarak içeriğin kaldırılması ve/veya erişimin engellenmesi talep edilebilir. Bunun üzerine mahkeme, içeriğin ihlal teşkil edip etmediğini inceler ve uygun görürse içerik kaldırma kararı verebilir.
Google, Yandex, Bing vb. Arama Motorlarında İçerik Silme veya Kaldırma
Google, Yandex, Bing gibi arama motorlarında içerik kaldırma talepleri, genellikle yukarıda açıkladığınız üzere “unutulma hakkı” çerçevesinde yapılır. Yine burada da sosyal medyaya ilişkin açıklamalarımız gibi 5651 sayılı Kanun kapsamında, arama motorları üzerindeki bağlantıların kaldırılması için önce ilgili arama motorunun içerik kaldırma başvuru formu doldurularak talepte bulunulmalıdır. Bu talepler genellikle özel hayatın gizliliği, iftira, kişilik haklarının ihlali gibi gerekçelere dayanır.
Arama motoru başvuruyu reddederse, kişi bu sefer Sulh Ceza Hakimliği’ne başvurarak içeriğin bağlantıdan kaldırılmasını talep edebilir. Bunun üzere mahkeme kararı doğrultusunda, arama motorları bağlantıyı listelerinden çıkararak erişimi sınırlar. Bu süreç de, içeriklerin dijital izlerini silmek için önemli bir hukuki mekanizma olarak karşımıza çıkmaktadır.
İçeriğin Yayından Çıkarılması ile Erişimin Engellenmesi Arasındaki Farklar
İçeriğin yayından çıkarılması, web sayfasının sunucusundan silinmesi anlamına gelir. İçeriğin yayından çıkarılması” sadece Türkiye için değil, bütün dünya için sonuç doğurur. Yayından çıkarılmış bir içeriğe sadece Türkiye’den değil, başka ülkelerden de ulaşılamaz. Keza VPN ayarlarının değiştirilmesi yoluyla da yayından çıkarılmış içeriğine erişilemez. Buna karşılık erişimin engellemesi tüm dünya için değil sadece Türkiye için hüküm ifade eder. İçeriğin yayından çıkarılması ile erişimin engellemesi arasındaki en temel fark budur. İlki bütün dünya için sonuç doğururken ikincisinde, web sayfasına sadece Türkiye’den erişilemez; başka ülkelerden o web sayfasına erişilebilir.
Erişim Engelleme Kararlarının Sona Ermesi Halleri
Daha önceki açıklamalarımızda belirttiğimiz üzere, adli makamlarca verilen kararlara karşı 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu 76 hükümlerine göre itiraz edilebilmesi mümkündür. İtiraz süresi, kararı öğrendiği tarihten itibaren 7 gündür. Doğrudan itiraz merciine başvurulması mümkün değildir. İtiraz edilirken kararı veren mercie başvurulur. Yapılan itiraz yerinde görülürse veya yerinde görülmeyip de kendisine itiraz edilence üç gün içinde itirazı incelemeye yetkili merciie gönderilip, onun tarafından itirazın yerinde görülmesi halinde erişim engelleme kararın kaldırılacaktır.
Erişimin engellenmesine sebep olan içerik İnternet sitesinden kaldırıldığı vakit, soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı, kovuşturma aşamasında ise mahkeme tarafından engelleme kararının kaldırılmasına karar verilebilir ve bu kararlar Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na gereği yapılmak üzere gönderilir.
İNTERNETE ERİŞİMİN ENGELLENMESİ KARARINDAN KİMLER, NE KADAR SORUMLUDUR
5651 sayılı kanunun ilk maddesinde, internet aktörlerinin yükümlülük ve sorumlulukları ile internet ortamında işlenen belirli suçlarla içerik, yer ve erişim sağlayıcıları üzerinden mücadeleye ilişkin esas ve usulleri düzenlemek olarak belirlenmiştir. Kanunda internet aktörleri yer sağlayıcılar, erişim sağlayıcılar, içerik sağlayıcılar ve toplu kullanım sağlayıcıları olarak belirlenmiştir.
İçerik Sağlayıcılar
Uygulama Yönetmeliği uyarınca içerik sağlayıcı: “İnternet ortamı üzerinden kullanıcılara sunulan her türlü bilgi veya veriyi üreten, değiştiren ve sağlayan gerçek veya tüzel kişileri” ifade eder.
İçerik sağlayıcı, radyo-televizyon yayını ya da internet gibi bir iletişim yolu aracılığıyla, ses, görüntü, bilgisayar yazılımı veya oyun gibi çoklu ortam içeriklerini sağlayan ileticidir ve iletim yolları dikkate alındığında, ürünü doğrudan tüketiciye iletenler ve ürünü dijital yolla tüketiciye ulaştıranlar olarak ayrılabilirler. Bu bağlamda site yazarlarının sitelerine ilişkin içeriklerini kendileri belirlemelerinden ötürü, onları içerik sağlayıcı sayabiliriz.
Yer Sağlayıcılar
Yine Yönetmelik uyarınca yer sağlayıcı: “Hizmet ve içerikleri barındıran sistemleri sağlayan veya işleten gerçek veya tüzel kişileri” ifade eder. Bu bağlamda ekşi sözlük sitesini bir yer sağlayıcı kabul edebiliriz, çünkü yalnızca kullanıcılarının içerikleri barındırmakla yetinmektedir Facebook, Twitter ve Youtube gibi siteler hem içerik sağlayıcı hem yer sağlayıcı olarak değerlendirilebilirler
Erişim Sağlayıcılar
Yönetmelik uyarınca; erişim Sağlayıcı “toplu kullanım sağlayıcılarına ve abone olan kullanıcılarına internet ortamına erişim olanağı sağlayan işletmeciler ile gerçek veya tüzel kişileri” ifade etmektedir. Türk Telekom Vodafone, Turkcell, erişim sağlayıcılardır.
Toplu Kullanım Sağlayıcıları
Yönetmelik uyarınca toplu kullanım sağlayıcı: “Kişilere belli bir yerde ve belli bir süre internet ortamı kullanım olanağı sağlayandır. Gündelik yaşamda karşılaştığımız internet kafeler toplu kullanım sağlayıcılarıdır.
Şimdi yukarıda saydığımız sağlayacıların sorumluluklarından bahsedelim.
İçerik Sağlayıcıların Sorumluluğu
Uygulama Yönetmeliğinin 6.maddesinde, içerik sağlayıcının sorumluluğunun kapsamı şu şekilde belirtilmektedir:(1)İçerik sağlayıcı, internet ortamında kullanıma sunduğu her türlü içerikten sorumludur.(2) İçerik sağlayıcı, bağlantı sağladığı başkasına ait içerikten sorumlu değildir. Ancak, sunuş biçiminden, bağlantı sağladığı içeriği benimsediği ve kullanıcının söz konusu içeriğe ulaşmasını amaçladığı açıkça belli ise, genel hükümlere göre sorumludur.”
İçerik sağlayıcının bu doğrultuda ürettiği, değiştirdiği veya sağladığı her türlü içerikten dolayı hem cezai hem hukuki sorumluluğu bulunmaktadır
Yer Sağlayıcıların Sorumluluğu
5651 sayılı kanun madde 5 uyarınca yer sağlayıcı “yer sağladığı hukuka aykırı içerikten, ceza sorumluluğu ile ilgili hükümler saklı kalmak kaydıyla, erişim engelleme ya da içeriğin yayından kaldırılması taleplerine ilişkin haberdar edilmesi halinde ve teknik olarak imkân bulunduğu ölçüde hukuka aykırı içeriği yayından kaldırmakla” yükümlüdür. Eğer yer sağlayıcı erişim engelleme taleplerini yerine getirmezse, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılabilecektir.
Erişim Sağlayıcıların Sorumluluğu
5651 sayılı kanun uyarınca, erişim sağlayıcılar kendi aracılığıyla erişilen bilgilerin içeriklerinin hukuka aykırılığını kontrol etmekle yükümlü değildir. Fakat erişim sağlayıcılar, herhangi bir kullanıcısının yayınladığı hukuka aykırı içerikten, kanun hükümlerine göre, Başkanlıkça haberdar edilmesi durumunda engelleme imkânı bulunduğu ölçüde erişimi engellemekle yükümlüdür.
İnternet Toplu Kullanım Sağlayıcılarının Sorumluluğu
5651 sayılı kanun uyarınca toplu kullanım sağlayıcılar sorumlulukları bakımından ticari olup olmadıkları yönünden ikiye ayrılır. Kanun uyarınca, Ticarî amaçla toplu kullanım sağlayıcılar, mahallî mülkî amirden izin belge-si almakla yükümlüdür. İzne ilişkin bilgiler otuz gün içinde mahallî mülkî amir tarafından Kuruma bildirilir. Bunların denetimi mahallî mülkî amirler tarafından yapılır. İzin belgesinin verilmesine ve denetime ilişkin esas ve usûller, yönetmelikle düzenlenir.
Ticari amaçla olup olmadığına bakılmaksızın bütün internet toplu kullanım sağlayıcılar, konusu suç oluşturan içeriklere erişimin engellenmesi ve kullanıma ilişkin erişim kayıtlarının tutulması hususlarında yönetmelikle belirlenen tedbirleri almakla yükümlüdür.
Ticari amaçla toplu kullanım sağlayıcılar, ailenin ve çocukların korunması, suçun önlenmesi ve suçluların tespiti kapsamında usul ve esasları yönetmelikte belirlenen tedbirleri almakla yükümlüdür.
Kanun maddesinde belirtilen yükümlülükleri ihlal eden ticari amaçla toplu kullanım sağlayıcılarına, ihlalin ağırlığına göre yönetmelikle belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde uyarma, bin Türk Lirasından on beş bin Türk Lirasına kadar idari para cezası verme veya üç güne kadar ticari faaliyetlerini durdurma müeyyidelerinden birine karar vermeye mahalli mülki amir yetkilidir.
SONUÇ
5651 sayılı kanun ortaya çıkmadan evvel internet içeriğini engellemeye ilişkin kararlar, özel bir yasaya dayanmamaktaydı. 5156 sayılı kanun ile yasal statüye kavuşmuştur.
Avukat Fatih Tahancı, 2015 yılında Hukuk Fakültesini tam burslu, onur öğrencisi olarak Ankara’da tamamlamıştır. Avukatlık stajını Ankara Barosu nezdinde; sigorta hukuku, tazminat hukuku, iş hukuku, icra hukuku ve idare hukuku konularına odaklanmış çeşitli avukatlık bürolarında staj yaparak tamamlamıştır. Avukat Fatih Tahancı Çankaya/Ankara’da bulunan Tahancı Hukuk Bürosu’nda avukatlık faaliyeti göstermektedir.