Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçu ve Cezası | Türk Ceza Kanunu (TCK) 179

Bu yazımızda da Türk Ceza Kanunun 179. Maddelerinde düzenlenmiş olan Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma suçunu, şartlarını ve cezasını anlattık.
1. Genel Olarak Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma
Bu başlıkta 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 179 Maddesinde düzenlenmiş olan Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçu özet şeklinde anlatılmıştır. Türk Ceza Kanunun 179. maddesinde Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma suçunun basit şekli düzenlenmiş iken Türk Ceza Kanunun 180. maddesinde suçun taksirle işlenme şekli düzenlenmiştir.
2. Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçunun Madde Metni
Madde 179-
- Kara, deniz, hava veya demiryolu ulaşımının güven içinde akışını sağlamak için konulmuş her türlü işareti değiştirerek, kullanılamaz hale getirerek, konuldukları yerden kaldırarak, yanlış işaretler vererek, geçiş, varış, kalkış veya iniş yolları üzerine bir şey koyarak ya da teknik işletim sistemine müdahale ederek, başkalarının hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından bir tehlikeye neden olan kişiye bir yıldan altı yıla kadar hapis cezası verilir.
- Kara, deniz, hava veya demiryolu ulaşım araçlarını kişilerin hayat, sağlık veya malvarlığı açısından tehlikeli olabilecek şekilde sevk ve idare eden kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
- Alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek halde olmasına rağmen araç kullanan kişi yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
İlgili Makale: Trafik Cezası Sorgulama
3. Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçunun Özellikleri
A. Soruşturma – Kovuşturma Usulü
Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikayete tabi değildir. Savcılık tarafından re’sen soruşturma yürütülmektedir. Mağdur şikayetten vazgeçse dahi savcılık tarafından düşme kararı verilmez soruşturma devam eder. Mahkeme tarafından da kovuşturma re’sen yapılmaktadır. Bu aşamada da mağdur veya katılanın şikayetten vazgeçmesi halinde hakim tarafından düşme kararı verilmez. Mahkeme her durumda maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için gerekli araştırmayı re’sen yapmaktadır.
B. Tutuklama Tedbiri
Alanında5271 Sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunun 100. Maddesinde tutuklama nedenleri sayılmıştır. Bu maddeye göre kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez. Ancak şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa. şüpheli veya sanığın davranışları; delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme, tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma, hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa, bu kapsamda tutuklama kararı verilebilir. Keza yine madde metninde katalog suçlar sayılmıştır. Eğer gerçekleştirilen eylem katalog suç kapsamında ise tutuklama nedeni re ’sen var sayılarak doğrudan hakim tarafından tutuklama kararı verilebilir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunun 100/4 maddesine göre “Sadece adlî para cezasını gerektiren suçlarda veya vücut dokunulmazlığına karşı kasten işlenenler hariç olmak üzere hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez”. Şeklinde hükme yer verilmiştir.
Türk Ceza Kanunun 179. Maddesine göre fail eylemi gerçekleştirdiğinde 3 aydan 2 yıla hapis cezası ile cezalandırılmaktadır. Bu madde kapsamında cezanın üst sınırı 2 yıl olarak belirlenmesi nedeniyle bu eylem gerçekleştiğinde 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunun 100/4 maddesi gereğince hapis cezasının üst sınırı 2 yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez hükmü gereğince hakim tarafından tutuklama kararı verilemez.
C. Uzlaşma Kurumu
5271 Sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunun 253’üncü maddesi gereğince soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suçlar ile soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ceza Kanununda sayılı bazı suç tipleri için şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırma girişiminde bulunulur.
Türk Ceza Kanunun 279 . Maddesinde yer alan trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikayete tabi olmaması nedeniyle ve aynı zamanda 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunun 253/1-b bendinde sayılan katalog suçlardan sayılmaması nedeniyle uzlaşma kapsamında değildir.
D. Seri Muhakeme (Yargılama) Usulü
271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 250. Maddesine göre Soruşturma evresi sonunda bazı suçlarla ilgili olarak kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilmediği takdirde seri muhakeme usulü uygulanır hükmüne yer verilmiş olup, bu suçlar arasında trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu da sayılmıştır.
Soruşturma aşamasında yukarıda sayılan suçlardan birisi işlendiği taktirde savcılık tarafından kamu davasının ertelenmesine karar verilmediği veya toplanan delillere göre kovuşturmaya yer olmadığına dair KYOK kararı verilmediği ve suçun sanık tarafından işlendiği konusunda kuvvetli şüphe bulunma halinde suçun cezasının yarısı oranında yaptırım uygulayarak bunun da mahkeme tarafından denetlenmesi halidir.
Cumhuriyet savcısı tarafından seri muhakeme usulünün uygulanması şüpheliye teklif edilir ve şüphelinin müdafii huzurunda teklifi kabul etmesi hâlinde bu usul uygulanır.
Cumhuriyet savcısı, Türk Ceza Kanununun 61 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen hususları göz önünde bulundurarak, suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında tespit edeceği temel cezadan yarı oranında indirim uygulamak suretiyle yaptırımı belirler.
Sonuç olarak belirlenen hapis cezası Cumhuriyet savcısı tarafından, koşulları bulunması hâlinde Türk Ceza Kanununun 50 nci maddesine göre seçenek yaptırımlara çevrilebilir veya 51 inci maddesine göre ertelenebilir.
Cumhuriyet savcısı, şüpheli hakkında seri muhakeme usulünün uygulanmasını yazılı olarak görevli mahkemeden talep eder. Talep yazısında; a) Şüphelinin kimliği ve müdafii, b) Mağdur veya suçtan zarar görenlerin kimliği ile varsa vekili veya kanuni temsilcisi, c) İsnat olunan suç ve ilgili kanun maddeleri, d) İsnat olunan suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi, e) Şüphelinin tutuklu olup olmadığı; tutuklanmış ise, gözaltına alma ve tutuklama tarihleri ile bunların süreleri, f) İsnat olunan suçu oluşturan olayların özeti, g) Üçüncü fıkrada belirtilen şartların gerçekleştiği, h) Belirlenen yaptırım ile beşinci ve altıncı fıkra uygulanmış ise bunlara ilişkin hususlar ve güvenlik tedbirleri, gösterilir.
Mahkeme, şüpheliyi müdafii huzurunda dinledikten sonra üçüncü fıkradaki şartların gerçekleştiği ve eylemin seri muhakeme usulü kapsamında olduğu kanaatine varırsa talepte belirlenen yaptırım doğrultusunda hüküm kurar; aksi takdirde talebi reddeder ve soruşturmanın genel hükümlere göre sonuçlandırılması amacıyla dosyayı Cumhuriyet başsavcılığına gönderir. Mazeretsiz olarak mahkemeye gelmeyen şüpheli, bu usulden vazgeçmiş sayılır.
Seri muhakeme usulünün herhangi bir sebeple tamamlanamaması veya soruşturmanın genel hükümlere göre sonuçlandırılması amacıyla Cumhuriyet başsavcılığına gönderilmesi hâllerinde, şüphelinin seri muhakeme usulünü kabul ettiğine ilişkin beyanları ile bu usulün uygulanmasına dair diğer belgeler, takip eden soruşturma ve kovuşturma işlemlerinde delil olarak kullanılamaz.
E. Korunan Hukuki Değer
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunda korunan hukuki değer trafik güvenliği ve genel olarak kamu düzeni ve güvenliğidir. Bu suç tipinde bireyin trafik krallarına uygun hareket etmesi ve trafik güvenliğini tehlikeye düşüren hareketlerden uzak tutma amaçlanmıştır. Bu kapsamda bireyin can ve mal güvenliği koruma altına alınmıştır. Kısaca kişinin yaşam hakkı , mülkiyet hakkı ve beden bütünlüğü korunmaktadır.
F. Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçunun Unsurları
1. Maddi Unsur
1.1. Fail-Mağdur
Türk Ceza Kanunun 179/1 maddesine göre fail herkestir. Türk Ceza Kanunun 179/2 maddesine göre fail aracı harekete geçiren harekette tutan ve aracı yönlendiren kişidir. Türk Ceza Kanunun 179/3 maddesine göre ise alkol veya uyuşturucu madde etkisi ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek halde olan kişi fail konumundadır.
Bu suçta mağdur ise toplumdur.
1.2. Hukuka Aykırılık
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunda ilgilinin rızası suçu ortadan kaldırmayacaktır. Bu suç tipinde toplum mağdur olması nedeniyle malvarlığı zarara uğrayan kişi şikayetçi olmasa dahi failin eylemi yasa kapsamında cezalandırılacaktır.
2. Manevi Unsur
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu kasten işlenebilen bir suçtur. Genel kast yeterlidir.
H. Uygulama da Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçu
1. Alkollü Araç Kullanma Halinde veya Uyuşturucu Madde Etkisiyle Araç Sevk ve İdare Hali
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 48. Maddesine göre “…yapılan tespit sonucunda, 1.00 promilin üzerinde alkollü olduğu tespit edilen sürücüler hakkında ayrıca Türk Ceza Kanununun 179 uncu maddesinin üçüncü fıkrası hükümleri uygulanır. Hususi otomobil sürücüleri bakımından 0.50 promilin, diğer araç sürücüleri bakımından 0.20 promilin üzerinde alkollü olan sürücülerin trafik kazasına sebebiyet vermesi hâlinde, ayrıca Türk Ceza Kanununun ilgili hükümleri uygulanır…” Hükmüne yer verilmiştir.
5237 sayılı TCK’nın “Trafik güvenliğini tehlikeye sokma” başlıklı 179. maddesinin üçüncü fıkrasında; “Alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek hâlde olmasına rağmen araç kullanan kişi yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır” hükmüne yer verilip, fıkranın uygulanma şartları ise gerekçesinde; “Alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek hâlde olmasına rağmen araç kullanan kişinin cezalandırılması öngörülmüştür.
Bu bakımdan, örneğin, uzun süre araç kullanmak dolayısıyla yorgun ve uykusuz olan kişilerin araç kullanmaya devam etmesi hâlinde de bu suçun oluştuğunu kabul etmek gerekir.” Şeklinde açıklanmıştır. TCK’nın 179. maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenen suçun faili, alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek hâlde olmasına rağmen araç kullanan kişidir. Suçun oluşması için tek başına alkol veya uyuşturucu madde etkisinde araç kullanmak yeterli olmayıp ayrıca kişinin alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edip edemeyeceğinin, diğer bir deyişle güvenli araç kullanıp kullanamayacağının tespit edilmesi gerekmektedir (Ömer Metehan Aynural, Soyut Tehlike Bağlamında Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçu (TCK 179/3), On İki Levha Yayıncılık A. Ş., 1. Baskı, İstanbul, Mart 2018, s. 42-45).
TCK’nın 179/3. maddesinde sözü edilen alkol, alkollü içki yapımında kullanılan alkol türü olan etanoldür (etil alkol). Promil ise, alınan alkolün 100 mililitre kandaki oranını miligram cinsinden gösteren ölçü birimidir. Alkolün ağırlığı, kanın ise hacmi dikkate alınarak kurulan orantı üzerinden kandaki alkolün promil cinsinden seviyesi belirlenir. Örneğin 0,40 promil, 100 mililitre kanda 40 miligram alkol bulunduğunu gösterir. Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas Kurulunca vücuda alınan etil alkolün kandaki seviyesinin ortalama olarak saatte 0,15 promil azaldığının tıbben bilindiği belirtilmektedir. Maddede hangi orandaki alkolün güvenli araç kullanma yeteneğini ortadan kaldıracağına ilişkin bir ölçüt belirlenmemiştir. Bu nedenle somut olaydaki durumun araştırılması gerekmektedir. Esasen bilimsel olarak da kanda bulunan belirli bir alkol oranının her insanda aynı sonuca yol açtığı söylenemez. Bunda kişinin bünyesel özellikleri, yaşı, cinsiyeti, alkol kullanma sıklığı vb. etmenler rol oynamaktadır. Kandaki alkol oranı, olay tarihi itibarıyla saptanabilmelidir. Önemli olan, suç oluşturduğu kabul edilen davranışın icra edildiği sırada failin kanındaki alkol oranıdır. Kandaki alkol oranının her saat için ortalama 0,15 promil azaldığının bilimsel olarak kabul edilmesi nedeniyle olaydan sonraki saatlerde yapılacak ölçümlerde bu hususun gözetilmesi gerekir. Hâkim, alkol oranını, olay tutanağını, bilimsel görüşleri ve failin aracı kullanma şekli, olay sonrasındaki konuşmaları ve diğer hareketleri gibi harici davranışlarına ilişkin tanık gözlemlerini değerlendirerek suçun oluşup oluşmadığını takdir etmelidir. Önemli olan husus, alkol oranı ve failin olay sırasındaki davranışları gibi bilgilerden hareketle alınan alkol nedeniyle aracı güvenli kullanma yeteneğinin azaldığının tespit edilebilmesidir (Osman Yaşar – Hasan Tahsin Gökcan – Mustafa Artuç, s. 5525-5531).
Öte yandan, Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas Kurulu tarafından, 0,30 promil ve altında kan alkol düzeyine sahip olan olan kişilerin aksi ispatlanmadıkça güvenli sürüş (araç kullanma) yeteneklerinin bozulmadığının, 1,01 promil ve üzerinde kan alkol düzeyine sahip sürücülerin ise bireysel farklılıkları ortadan kaldırabilecek ölçüde alkollü olduklarının ve bu seviyede alkol tesiri altındaki sürücülerin emniyetli sürüş yeteneklerinin olumsuz olarak etkilendiğinin kabulü gerektiği, 0,31-1,00 promil kan alkol seviyesine sahip sürücülerin ise güvenli sürüş yeteneğini kaybedip kaybetmedikleri hususunun ivedilikle yapılacak detaylı bir hekim muayenesi ile tespit edilmesi gerektiği belirtilmekteydi (Faruk Aşıcıoğlu – Belkıs Yapar – Aliye Tütüncüler – Ahmet Belce, Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçu Açısından Alkol, Adli Tıp Dergisi, cilt 23, sayı3,2009,s.15)
Yine, Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas Kurulunca, belirlenen alkol seviyesine göre bulguların ortaya çıkma eşiğinde sayılan etkenlere bağlı olarak değişebilen derecelerde bireysel farklılıklar görülmekle birlikte; düşük konsantrasyondan itibaren alkol düzeyinin artışı ile paralel olarak artan derecelerde gevşeme, dikkat azalması, cesaretlenme, çevresel uyarıların algılanmasında yavaşlama, göz ve beyin arasındaki iletişim süresinde uzama, algılanan çevresel uyarıların beyinde işlenmiş veriler hâline dönüşmesinde gecikme dolayısıyla uyaranlara karşı reaksiyon zamanında uzama, beyinciğin etkilenmesi suretiyle denge ve koordinasyonun olumsuz yönde etkilenmesi, ani karar verebilme, direksiyon ve fren kontrolü gibi birden fazla hareketi bir arada yapabilme kabiliyetinde azalma, uyaranları erken fark edip doğru tepkiler verme, istemli göz hareketleri, gözün takip yeteneği, karanlığa adaptasyon, hız ve mesafe tayini gibi becerilerde olumsuz yönde etkilenme, istemsiz göz hareketlerinin ortaya çıkması, uykuya meyil gibi belirtilerin oluştuğu, bu durumdaki bir sürücünün risk alma eğiliminin arttığı, sürüşle ilgili becerilerinde azalma olduğu ve kaza ihtimalinin arttığının bilimsel olarak kabul edildiği belirtilmiştir.
Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas dairesine göre 1,00 promilin üstünde olan sürücülerin bireysel farklılıkları ortadan kaldırabilecek ölçüde alkollü olduğunu ve bu seviyede alkol tesiri altındaki sürücülerin hemen tümünün emniyetli sürüş yeteneğinin olumsuz etkilendiği kabul etmektedir. Adli Tıp Kurumu Beşinci İhtisas Kurulu raporlarında istikrarlı bir şekilde vurgulandığı üzere; alkollü bir şekilde trafikte seyreden bir sürücünün alkol konsantrasyonu hangi seviyede olursa olsun bireysel farklılıklar göstermekle birlikte trafik güvenliği açısından değişen derecelerde risk oluşturabileceği, ancak bu durumun tehlike arz edecek düzeyde olup olmadığı, dolayısıyla sürücünün tesiri altında bulunduğu alkol seviyesinde araç kullanması halinde, güvenli sürüş yeteneğini kaybedip etmediği, bireyin o andaki sürüş ehliyetini belirleyebilecek dikkat, algı, denge, refleks, psikomotor ve nöromotor koordinasyon gibi nörolojik, nistagmus, akomadasyon, görme gibi oftalmolojik ve genel durumunun tespitine yönelik detaylı dahili muayenesine yönelik tıbbi verilerin değerlendirilmesi ile mümkün olabileceği, ancak böyle bir tespit yapılmamış olsa bile bireysel farklılıkları da elimine edebilecek şekilde 100 promilden yüksek olarak saptanan alkol düzeyinin, güvenli sürüş yeteneğini kaybettireceğinin, bilimsel olarak kabulü gerektiği anlaşılmakla (…); 1.04 promil alkollü olarak araç kullandığı tespit edilen sürücü belgesiz sanığın, güvenli sürüş yeteneğini kaybettiği ve dolayısıyla atılı suçtan mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği…”. Şeklinde raporlar tanzim edilmektedir.
Bu bakımdan, alkol oranı 1.00’in altında olan sürücü açısından, sanığın güvenli sürüş yeteneğini kaybettiğine dair dışa yansıyan bulguların varlığı gereklidir. Yargıtay, ilk derece mahkemesinin, tespit edilen alkolün, güvenli araç kullanımına olumsuz etkilerini gerekçelendirmesini aramaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 18/06/2019 Tarih 2017/542 Esas 2019/472 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere “…“Yapılan tespit sonucunda, 1.00 promilin üzerinde alkollü olduğu tespit edilen sürücüler hakkında ayrıca Türk Ceza Kanununun 179 uncu maddesinin üçüncü fıkrası hükümleri uygulanır. Hususi otomobil sürücüleri bakımından 0.50 promilin, diğer araç sürücüleri bakımından 0.20 promilin üzerinde alkollü olan sürücülerin trafik kazasına sebebiyet vermesi hâlinde, ayrıca Türk Ceza Kanununun ilgili hükümleri uygulanır.” şeklinde düzenlemelere yer verilmiş olup Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 04.12.2018 tarihli ve 708-608 sayılı kararında da açıklandığı üzere 11.06.2013 tarihinde ve sonrasındaki dönemde gerçekleşen eylemler yönünden maddenin altıncı fıkrası uyarınca 1,00 promilin üzerinde alkollü olduğu tespit edilen sürücüler hakkında her hâlükârda, yedinci fıkrası uyarınca da 0,50 promilin üzerinde alkollü olan otomobil sürücüleri ile 0,20 promil alkollü olan diğer araç sürücülerinin ise trafik kazasına sebebiyet vermeleri hâlinde TCK’nın 179. maddenin üçüncü fıkrası kapsamındaki trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu oluşacaktır. Somut olay gibi 11.06.2013 tarihinden önceki dönemde gerçekleşen eylemlerde ise 0,30 promil ve altında alkollü olduğu tespit edilen sürücüler açısından aksi ispatlanmadığı sürece emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edecek durumda olduklarından suç oluşmayacak, 0,31-1,00 promil alkol tespit edilen kişilerin emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edip edemeyecek hâlde olup olmadıkları hususunun olaydan sonra en kısa sürede yapılacak ayrıntılı bir doktor muayenesiyle belirlenmesi gerekecek, bunun mümkün olmadığı hâllerde bu husus failin olay sırasındaki davranışları değerlendirilmek suretiyle belirlenebilecek, 1,01 promil ve üzerinde alkol tespit edilen kişilerin ise her koşulda emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek hâlde oldukları kabul edilecek ve bu kişiler açısından TCK’nın 179. maddesinin üçüncü fıkrası kapsamındaki suç oluşacaktır. …” şeklinde karar vermiştir.
2. Kırmızı Işık Geçme Halinde Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma
Kırmızı ışık ihlali halinde bir kaza meydana geldiğinde şartların varlığı halinde olayın oluş şekli ile sanığın aracı sevk ve idare durumuna bakılmak suretiyle trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu oluşabilmektedir.
Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 05.02.2014 tarih 2013/18906 Esas 2014/2677 Karar sayılı ilamında “…Sanığın sevk ve idaresindeki otomobil ile seyrederken, dört yönlü, ışık kontrollü kavşağa, kendisine hitaben kırmızı ışık yandığı halde giriş yaptığı sırada, sağından gelen katılan idaresindeki otomobil ile çarpışması üzerine aracından inen katılanın, aracının ön ve arka kısımlarını kontrol ettikten sonra eşinin bağırması üzerine dengesini kaybedip, yere düşerek kafasını zemine çarpması ile yaralandığı olayda, sanığın eylemi ile katılanın yaralanması arasında illiyet bağı bulunmadığından, taksirle yaralama suçunun oluşmayacağı, ancak sanığın eyleminin trafik güvenliğini tehlikeye sokmak suçunu oluşturacağı nazara alınarak, sanık hakkında trafik güvenliğini tehlikeye sokmak suçundan ceza tayini yerine, yazılı şekilde hüküm tesisi…” şeklinde karar vermiştir.
3. Makas Atmak Suretiyle Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma
Trafik te araç ile normal hız sınırlarının üzerinde gitmek suretiyle diğer araçları kurallara aykırı sollamak suretiyle hem diğer araçlara hemde trafikte seyir halinde gitmekte olan tüm yolcuların hayatı tehlikeye girmektedir. Bu kapsamda bu şekilde birisinin aracına ve ya sağlığına zarar verildiği taktirde fail trafik güvenliğini tehlikeye sokmadan dolayı cezalandırılabilmektedir.
Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 08.06.2017 tarih 2016/9762 Esas 2017/4932 Karar sayılı ilamında “…Olay gecesi sanığın tek şeritli yolda seyir halinde bulunduğu sırada karşı istikametten gelen araçlara rağmen 150 km hızla sollama yapmak, aracı ile makas atmak ve hızını azaltmayarak yoluna devam etmek suretiyle trafik güvenliğini tehlikeye düşürecek şekilde aracı kullandığının tespit edilmesi üzerine kolluk görevlileri tarafından durdurulduğu, 150 km hızla araç kullandığı sırada uyukladığını beyan eden ve bu suretle trafik güvenliğini tehlikeye düşürdüğü anlaşılan sanığın alkollü olduğuna dair dosya içerisinde herhangi bir tespitin bulunmadığı anlaşılmış, sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nun 179/3 maddesi delaleti ile TCK’nın 179/2 maddesi gereğince hüküm kurulmuşsa da kamu davasının TCK 179/2 maddesi uyarınca açıldığı ve sanığın alkollü olmaması sebebiyle bu madde kapsamındaki suç sübut bulduğundan sanığın TCK’nun 179/2 maddesi uyarınca cezalandırılması gerekirken TCK’nın 179/3 maddesi delaleti ile TCK’nun 179/2 maddesi uyarınca hüküm kurulması…” Şeklinde karar verilmiştir.
I. Görevli Mahkeme
5235 Sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemeleri Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkındaki Kanunun 14. Maddesine göre “Mahkemelerin görevlerinin belirlenmesinde ağırlaştırıcı veya hafifletici nedenler gözetilmeksizin kanunda yer alan suçun cezasının üst sınırı göz önünde bulundurulur”. Hükmüne yer verilmiştir. Bu kapsamda Türk Ceza Kanunun 179. Madde bakımından cezaların üst sınırı on yıldan fazla olmaması nedeniyle Asliye Ceza Mahkemesi görevlidir.
İ. Yetkili Mahkeme
5271 Sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunun 12 Maddesine göre davaya bakmak yetkisi suçun işlendiği yer mahkemesi yetkilidir.
J. Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçunun Cezası/Yaptırımı
Madde 179- (1) Kara, deniz, hava veya demiryolu ulaşımının güven içinde akışını sağlamak için konulmuş her türlü işareti değiştirerek, kullanılamaz hale getirerek, konuldukları yerden kaldırarak, yanlış işaretler vererek, geçiş, varış, kalkış veya iniş yolları üzerine bir şey koyarak ya da teknik işletim sistemine müdahale ederek, başkalarının hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından bir tehlikeye neden olan kişiye bir yıldan altı yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Kara, deniz, hava veya demiryolu ulaşım araçlarını kişilerin hayat, sağlık veya malvarlığı açısından tehlikeli olabilecek şekilde sevk ve idare eden kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek halde olmasına rağmen araç kullanan kişi yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
İlgili Makale: Araç Muayene Randevu Alma (Tüvtürk)
K. Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçu ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)
5271 Sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunun 231. maddesine göre Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için; a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması, b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması, c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi, gerekir. Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.
Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl (2) veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur. Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez.
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunda hakim tarafından sanığa verilecek olan ceza iki yıl veya daha altında ise sanığın kabul etmesi halinde ve daha önceden sanığın kasıtlı bir suçtan mahkum olmaması halinde ayrıca bu suçta mağdurun veya kamunun zararı giderilmiş ise hakim sanık hakkında verilen cezayı geri bırakabilir. Bu durumda sanık 5 yıl boyunca denetime tabi tutulur. Sanık 5 yıl boyunca herhangi bir şekilde kasıtlı bir suçtan mahkum olmadığı taktirde hükmün açıklanması geri bırakılması kararı silinir. Ancak sanık 5 yıl içinde yeniden bir suç işlediği ve mahkumiyet alındığı taktirde mahkeme sanığın daha önceden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına (HAGB) karar veren mahkemeye ihbarda bulunur. İhbar olunan mahkeme sanık hakkında daha önceden verilen hükmün açıklanması geri bırakılması kararı açıklanması kararını 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunun 231 .Maddesine göre açıklar.
Yargıtay Ceza genel Kurulunun 21.05.2019 tarih 2017/445 Esas 2009 /442 Karar sayılı ilmamında belitirdiği üzere “…07.07.2013 tarihinde saat 02.08 sıralarında sanığın sevk ve idaresindeki aracıyla seyir hâlindeyken trafik polislerince yapılan uygulama esnasında durdurulduğu ve yapılan alkol ölçümünde 2,03 promil alkollü olduğunun belirlendiği, hakkında trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan kamu davası açılan sanığın aşamalarda suçunu kabul edip pişmanlığını dile getirdiği ve 04.04.2014 tarihli oturumda hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kurumunun uygulanmasını talep ettiği, Yerel Mahkemece “Sanığın şahsi ve sosyal durumu, kanında bulunan alkol miktarı, oluşturmuş olduğu somut tehlike, cezanın caydırıcılığı da dikkate alınarak, ileride bir daha suç işlemeyeceği konusunda mahkememizde kanaat oluşmadığı” şeklinde gösterilen gerekçe ile sanık hakkında CMK’nın 231. maddesinin uygulanmamasına karar verildiği anlaşılmakla; suçunu kabul eden ve pişmanlığını dile getiren, yargılama sürecine ilişkin herhangi bir olumsuz davranışı dosyaya yansımayan, adli sicil kaydı bulunmayan, hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanmasını talep eden ve suçla oluşan birey ya da kamu zararının da bulunmaması nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması için tüm objektif şartları taşıyan sanığın, CMK’nın 231. maddesinin altıncı fıkrasının (b) bendi uyarınca kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işleyip işlemeyeceğinin takdir edilip sonucuna göre hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanıp uygulanmayacağı hususunda bir karar verilmesi gerekirken, Yerel Mahkemece sanığın kişiliğindeki hangi somut olumsuzluk ve duruşmadaki hangi tutum ve davranışından ötürü yeniden suç işlemeyeceği konusunda kanaate varılmadığının yasal, yeterli, dosya kapsamıyla uyumlu ve denetime elverişli biçimde açıklanmadığı, “Sanığın kanında bulunan alkol miktarı, oluşturmuş olduğu somut tehlike ve cezanın caydırıcılığı” şeklinde gösterilen gerekçenin de hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının “sanığın yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususunda kanaate varılması” şeklindeki subjektif şartının gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda göz önünde bulundurulamayacağı, belirtilen nedenlerle CMK’nın 231. maddesinin uygulanmamasına ilişkin olarak gösterilen gerekçenin yasal ve yeterli olmadığı kabul edilmelidir…” Belirtildiği üzere bu suç tipinde olayın oluş şekli sanıkta bulunan alkol miktarı, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif ve sübjektif şartlarının bir bütün olarak değerlendirilerek hakim tarafından sanığın cezasının geri bırakılıp bırakılmayacağına karar verecektir.
Avukat Fatih Tahancı, 2015 yılında Hukuk Fakültesini tam burslu, onur öğrencisi olarak Ankara’da tamamlamıştır. Avukatlık stajını Ankara Barosu nezdinde; sigorta hukuku, tazminat hukuku, iş hukuku, icra hukuku ve idare hukuku konularına odaklanmış çeşitli avukatlık bürolarında staj yaparak tamamlamıştır. Avukat Fatih Tahancı Çankaya/Ankara’da bulunan Tahancı Hukuk Bürosu’nda avukatlık faaliyeti göstermektedir.
Bana yardımcı olur musunuz?
Ben 1.28 promil alkollüyken polis çevirmesine yakalandım. Hakkımda idari ceza kesitiler. Ehliyetime el koydular. Çok canım sıkıldı. 1.28 promil alkol beni sarhoş da etmiyor. Şimdi ceza davası açılacakmış. Yardımcı olur musunuz?
Merhaba Eray Bey,
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun en çok görülen hali alkollü olarak araç kullanma durumudur. Bu konu ile ilgili olarak ofisimizden avukatlık ve danışmanlık hizmeti almanızı öneririz.
merhaba 2016da alkollü çevirmeye yakalandım 1.9 promil daha önce sicilim temizdi ama mahkemelere katılmadım. 1500 tl para cezası aldım en sonunda. 5 yıl geçince adli sicil kaydımdan silinecek mi acaba arşivden de silinecek mi . bu ceza memuriyette sıkıntı olur mu. teşekkürler
Süresi gelince tarafımıza başvurursanız silme konusunda yardımcı oluruz. Ne yazık ki bakanlık direk silmiyor. Memuriyette sorun olmaz.
21/02/2016 tarihinde alkollu arac kullanmaktan 25 gun hapis cezasi verildi ve HAGB verildi. 30/10/2020 tarihinde yine alkollu arac kullanirken yakalandim ve seri mahkeme icin davet yapildi. HAGB karari yandi mi? Memurum alacagim ceza memurlugumu etkiler mi? Birde önceki suctan dolagi yeni kanuna göre tahliye mi edilirim yoksa hapis yatar mıyım Hocam? Tesekkur ederim.
HAGB denetim süresi dolmadan kasten suç işlenmişse eğer denetim süresi yanacağından ilk hüküm açıklanır ve infaz olunur.
1 yıl ve üzeri hapis cezaları memuriyetten çıkarma sebebidir. Derhal ir avukattan yardım almanızı öneririz. 0312 220 36 30 arayabilirsiniz.
247 promil alkollü kaza yaptım bir kişi yaralandı ama uzlaştık şimdide trafik güvenliğini tehlikeye sokma dan seri muhakeme açıldı sonuç ne olur acaba yardımcı olursanız sevinirim saygılarımla
Danışmanlık hizmeti ücrete tabidir.
Merhaba iyi gunler kavşak kazası geldi başıma sağ taraftan vurdu bana 2.13 alkollü sürücü bende alkol yok asli yoldan kırmızı kontrollü den gectim durmadan ama yavaş gectim oda tali yoldan sarı kontrollü ışıktan çok hızlı bir şekilde çıkarak sağ taraftan bana vurdu maddi hasar oluştu benim araba 2 kişi onun araba kisi hafif yararlandık maddi hasar var hastaneden kaza raporu tutturduk şikayetçi olduk trafik raporun 75 kusuru bana verdiler kırmızı ihlal ona da ışıkta hiz sınırına uymamaktan vermişler adlı olarak sikayetci olduk birbimiziden trafik verdiği kusur adli mahkemeyi etkileri etkilerse bile karşı taraf 2.13 yanındaki bayan 0.63 alkollü bende kesinlikle alkol yok nasıl bir dava süreci olur bana yardımcı olursanız sevinirim saygılar
merhabalar. 2019 da cezaevinden çıktım, infaz süresi icerisinde alkollü olarak yakalndim buna bağlı 5 ay ceza verildi bu ceza infaz olundu, infaz süreme etkisi olmusmudur. şimdiden teşekkürler
eşim 179/2 4 te 4 den yatiyor ben ve çocuklarım çok perişan lütfen Bi yol gösterin
merhaba eşim alkollu arac kullanmaktan ceza aldi 1500 lira cezamizi odedik mahkeme acildi gitti 5 yil denetimli serbestlik denildi fakat mahkemeye red verilip tekrar cagrilmis ama bize tebligat ulasmadi biz koyde kaliyoruz ama ilceye gelmis ve teblig edilmis gozukuyor e devlette herhangi bi sonuc belge bulunmamaktadir. bize ulasmadigi icin mahkemeye cagirdiklarindan haberimiz olmadi ve itiraz hakkimizin sureside bitmis dilekce gonderdik ama dikkate alinirmi 2 yil 3 ay 15 gun yatar verilmis para cezasina cevrilirmi yada yatar mi ?
merhaba,
instagramda bir kişi 218 km hızla giderken aynı anda elinde telefon ile video çekerken videosunu paylaşmıştır.
bende cimere şikayette bulundum ” 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ” ile görüntüden bir şey yapamayacaklarını yazdılar ben de tekrar ”5237 sayılı Türk ceza kanunu 179. madde ve 2. bendine ” göre cimere şikayette bulundum adalet bakanlığına yönlendirilmiş. bir şey çıkar mı bilmem