Zimmet Suçu
Zimmet suçu, Türk Ceza Kanunu m. 247 kapsamında kamu görevlisinin, görevi nedeniyle zilyetliği kendisine devredilmiş ya da koruma ve gözetimi altında bulunan mal üzerinde malik gibi tasarrufta bulunması ve bu malı kendi veya başkasının yararına geçirmesiyle oluşan, kamu idaresinin güvenilirliğini doğrudan etkileyen ağır bir suç tipidir. Suçun basit (TCK m. 247/1), nitelikli (zimmetin açığa çıkmamasını sağlamaya yönelik hileli davranışlarla – TCK m. 247/2), ve kullanma zimmeti (malın geçici süre kullanılıp iadesi – TCK m. 247/3) olmak üzere üç temel görünüm biçimi bulunur. Zimmet suçu şikâyete bağlı değildir; savcılık, suçu öğrendiği anda re’sen soruşturma yürütür ve dava zamanaşımı kural olarak 15 yıldır. Uygulamada suçun, irtikâp, rüşvet ve görevi kötüye kullanma ile karıştırılmaması; “kamu görevlisi” niteliğinin TCK m. 6 çerçevesinde doğru tespiti; etkin pişmanlık (TCK m. 248) ve malın değerinin azlığı (TCK m. 249) hükümlerinin doğru uygulanması büyük önem taşır. Aşağıdaki bölümlerde Zimmet suçunun kanuni çerçevesi, unsurları, ceza miktarları, suçta etkin pişmanlık, denetim görevini ihmal suretiyle zimmet (TCK m. 251), HAGB/erteleme imkânları ile Yargıtay içtihatları ışığında ayrıntılı şekilde ele alınacaktır.
Zimmet Suçu Nedir? (TCK m. 247)
Zimmet suçu, yalnızca kamu görevlileri tarafından işlenebilen ve bu nedenle özgü suç niteliği taşıyan bir fiildir. Suçun temelinde, kamu görevlisine görevi dolayısıyla teslim edilen veya korumasına bırakılan malın, görev gereklerine aykırı olarak kendisine veya başkasına mal edilmesi yer alır.
Türk Ceza Kanunu’nun 247. maddesi, zimmet suçunun kanuni tanımını ve cezasını düzenlemiştir. Buna göre:
- Kamu görevlisi, görevi nedeniyle zilyetliğine verilen veya koruma yükümlülüğü altında bulunan malı zimmetine geçirirse, 5 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
- Eğer suç, hileli davranışlarla zimmetin ortaya çıkmasını önlemeye yönelik olarak işlenirse ceza yarı oranında artırılır.
- Malın yalnızca geçici süreyle kullanılması ve sonradan iade edilmesi durumunda ise ceza yarı oranına kadar indirilebilir.
Bu düzenlemeden anlaşılacağı üzere, zimmet suçunda önemli olan nokta, failin mal üzerinde malik gibi tasarrufta bulunmasıdır. Fail, malı tüketebilir, satabilir, başkasına kullandırabilir, kendi ya da başkasının menfaatine tahsis edebilir.
Öte yandan, zimmet suçunun faili yalnızca kamu görevlisi olabilir. Kamu görevlisi olmayan kişiler, benzer eylemleri gerçekleştirdiklerinde bu eylem zimmet değil, koşullarına göre hırsızlık veya güveni kötüye kullanma suçu olarak değerlendirilir.
Uygulamada zimmet suçunun, özellikle rüşvet (TCK m. 252), irtikâp (TCK m. 250) ve görevi kötüye kullanma (TCK m. 257) suçlarıyla karıştırıldığı görülmektedir. Ancak bu suç tipleri birbirinden farklıdır:
- Görevi kötüye kullanma suçu, kamu görevlisinin görev gereklerine aykırı hareket etmesiyle oluşur ve daha genel bir düzenlemedir.
- İrtikâp suçu, kamu görevlisinin görevinden kaynaklanan nüfuzunu kullanarak karşı taraftan yarar sağlamasıdır.
- Rüşvet suçu ise iki taraflıdır; kamu görevlisi ile rüşvet veren kişinin karşılıklı anlaşması sonucu oluşur.
- Bankacılık zimmeti ise özel bir düzenleme olup 5411 sayılı Bankacılık Kanunu m. 160’ta ayrıca hükme bağlanmıştır.
Dolayısıyla, zimmet suçu diğer suç tipleriyle benzer yönler taşısa da özgün nitelikleri ve failin kamu görevlisi olması şartıyla ayrıksı bir yere sahiptir.
Zimmet Suçu Şikâyet Süresi
Zimmet suçu, Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen ve kamu idaresinin güvenilirliği ile işleyişine karşı işlenen suçlardan biridir. Bu nedenle, diğer bazı suçlardan farklı olarak şikâyete bağlı değildir.
Savcılık, zimmet suçu işlendiğini öğrendiği anda resen (kendiliğinden) soruşturma başlatmak zorundadır. Yani mağdurun veya herhangi bir kişinin şikâyeti olmasa dahi, zimmet fiili savcılığın bilgisine ulaştığında soruşturma işlemleri yürütülür.
Şikâyet süresi yönünden ise:
- Zimmet suçunda klasik anlamda bir şikâyet hakkı veya süresi bulunmaz.
- Ancak dava zamanaşımı süreleri uygulanır. Türk Ceza Kanunu’na göre zimmet suçunun dava zamanaşımı süresi 15 yıldır.
- Bu süre, fiilin işlendiği tarihten itibaren işlemeye başlar.
Zimmet suçunun mağduru doğrudan bireyler değil, kamu idaresidir. Bu nedenle, kamu idaresi veya ilgili kamu kurumu, açılan davaya katılma (müdahale) talebinde bulunarak davada taraf sıfatı kazanabilir. Böylece kamu kurumları, uğradıkları zararın giderilmesi amacıyla ceza davasına katılarak haklarını ileri sürebilir.
Kısacası, zimmet suçu şikâyete tabi olmadığından şikâyet süresine gerek yoktur; ancak 15 yıllık dava zamanaşımı içinde soruşturma ve kovuşturma yapılması gerekir.
ZİMMET SUÇUNUN ŞARTLARI NELERDİR?
Zimmet suçunun oluşabilmesi için kanunda belirtilen birtakım özel koşulların bulunması gerekir. Bu şartlar gerçekleşmediği takdirde fiil zimmet olarak değil, başka bir suç tipi olarak değerlendirilebilir. Aşağıda zimmet suçunun başlıca unsurları ayrıntılı şekilde açıklanmıştır:
1. Zimmet Suçu Kamu Görevlisi Tarafından İşlenebilir
Zimmet, yalnızca kamu görevlisi tarafından işlenebilecek bir özgü suçtur.
- Kamu görevlisi kavramı TCK m. 6’da tanımlanmıştır.
- Bu kavrama sadece devlet memurları değil, atama, seçilme veya herhangi bir şekilde kamu hizmetine katılan tüm kişiler dahildir.
- Örneğin; devlet memurları, noterler, bilirkişiler, avukatlar, mahkemelerde dinlenen tanıklar da görev yaptıkları fonksiyon nedeniyle kamu görevlisi sayılır.
Dolayısıyla, fiili işleyen kişinin kamu görevlisi sıfatı yoksa zimmet suçu oluşmaz. Bu durumda eylem, somut olayın özelliklerine göre hırsızlık veya güveni kötüye kullanma suçuna dönüşebilir.
2. Malın Görev Nedeniyle Teslim Edilmiş Olması
Zimmet suçunun ikinci şartı, kamu görevlisine “görevi nedeniyle” zilyetliği devredilmiş veya korumasına bırakılmış bir malın bulunmasıdır.
- Mal kavramı geniştir; taşınır, taşınmaz, para ve diğer ekonomik değerler bu kapsamda yer alır.
- Eğer mal kamu görevlisine kişisel ilişki veya özel bir güven çerçevesinde teslim edilmişse, zimmet değil güveni kötüye kullanma suçu söz konusu olur.
3. Failin Malı Kendisine veya Başkasına Geçirmesi
Zimmet suçunun gerçekleşmesi için kamu görevlisinin mal üzerinde malik gibi tasarrufta bulunması gerekir.
- Malı tüketmek, satmak, başkasına kullandırmak, parayı kişisel işler için harcamak veya başkasının yararına tahsis etmek zimmet suçu oluşturur.
- Önemli olan, failin malın sahibiymiş gibi davranarak fiili hakimiyetini menfaatine çevirmesidir.
4. Kast Unsuru
Zimmet suçunda failin kastı belirleyici öneme sahiptir. Fail, malı kendisine mal etme kastıyla hareket etmelidir.
- Malın geçici bir süre kullanılıp iade edilmesi durumunda bu fiil kullanma zimmeti olarak nitelendirilir.
- Eğer fail, mal üzerinde kalıcı bir mülkiyet tasarrufu güderse basit zimmet suçu söz konusu olur.
SUÇLA KORUNAN HUKUKİ DEĞER
Bu konuda öğretide görüş birliği bulunmamaktadır. Bazı yazarlar kamu görevlilerine duyulan güvenin korunan değer olduğunu kabul ederken, bazı yazarlar kamu görevlisinden ziyade kamuya olan güvenin korunması gereken değer olduğunu kabul etmektedir.
SUÇUN MADDİ UNSURLARI
Bu başlık altında, suçun konusu, fail, mağdur, eylem unsurlarına yer verilecektir.
- A. Suçun Konusu: Zimmet suçunun konusunu, taşınır taşınmaz her türlü mal oluşturmaktadır. Burada önemli olan malın kamu görevlisine görevi dolayısıyla teslim edilmiş olmasıdır.
- B. Fail: Zimmet suçu özgü suçtur ve ancak kamu görevlileri tarafından işlenebilir. Kamu görevlisi olmayan kişiler zimmet suçuna ancak iştirak edebilirler. Ancak bu kişiler de müşterek fail olarak sorumlu tutulmazlar. Kamu görevlisi olmayan kişiler, zimmete ilişkin fiili bizzat işlerlerse, doktrindeki baskın görüşe göre güveni kötüye kullanma suçunu işlemiş olurlar.
- C. Mağdur: Her suçun mutlaka bir mağduru vardır. Mağdursuz suç olmaz. Ancak gerçek kişiler suçun mağduru olabilirler. Tüzel kişiler ve devlet ise ancak suçtan zarar gören olabilirler. Zimmet suçunun mağduru, toplumu oluşturan herkestir. Kamu idaresi ise ancak suçtan zarar gören olabilir.
- D. Hareket: Suç, görev gereği koruma ve gözetim altındaki ya da zilyetliğinde bulunan malın zimmete geçirilmesiyle oluşmaktadır. Zimmete geçirme derken kastedilen; mal üzerinde malik gibi tasarrufta bulunabilmektir. Yani malı; satma, kullanma, harcama, kiraya verme veya tüketme biçiminde gerçekleşebilir
SUÇUN MANEVİ UNSURU
Suç ancak kasten işlenebilir. Kast doğrudan olabileceği gibi olası kast da olabilir. Fail, koruması için kendisine bırakılan malı, kendisinin veya başkasının yararına zimmete geçirdiğini bilerek ve bunu isteyerek hareket etmiş olmalıdır. Zimmet suçu taksirle işlenemez.
Nitelikli Zimmet Suçu Nedir? (TCK m. 247/2)
Nitelikli zimmet suçu, zimmetin ortaya çıkmasını engellemek amacıyla hileli davranışlarla işlenmesi durumunda ortaya çıkar. Kanun koyucu, bu durumda zimmet suçunun cezasını daha ağırlaştırmıştır.
1. Hilenin Varlığı
Nitelikli zimmet suçunda fail, zimmetine geçirdiği malın fark edilmemesi için aldatıcı yöntemler kullanır. Bu davranışlar:
- Belgeleri değiştirme,
- Sahte kayıt düzenleme,
- Kurum içi denetimleri yanıltacak şekilde evrak üzerinde oynama,
- Gerçeğe aykırı beyanda bulunma gibi eylemler olabilir.
Burada önemli olan, yapılan hilenin zimmetin anlaşılmasını zorlaştırmaya elverişli olmasıdır.
2. Hilenin Amacı
Failin gerçekleştirdiği hile, zimmetin ortaya çıkmamasına yönelik olmalıdır. Malı zimmete geçirmek için herhangi bir kişiyi aldatması yeterli değildir; hilenin doğrudan doğruya zimmeti gizlemeye yönelik olması gerekir.
3. Nitelikli Halin Cezası
- Basit zimmet suçunda ceza 5 yıldan 12 yıla kadar hapistir.
- Suç nitelikli şekilde işlendiğinde, bu ceza yarı oranında artırılır.
- Örneğin, basit halde 5 yıl ceza verilmesi gerekirken, nitelikli zimmet halinde en az 7 yıl 6 ay hapis cezası verilir.
4. Uygulama Ölçütü
- Eğer hileli davranış, basit bir araştırma veya inceleme ile hemen fark edilebiliyorsa bu durumda nitelikli zimmet değil, basit zimmet söz konusu olur.
- Ancak yapılan işlemler kurum içi kayıtları yanıltacak ölçüde güçlü bir aldatma içeriyorsa, nitelikli zimmet olarak değerlendirilir.
5. Yargıtay Uygulaması
Yargıtay kararlarında, failin muhasebe kayıtlarını değiştirerek zimmeti gizlemesi veya uzun süre denetimlerden malın eksikliğinin anlaşılmaması için belgeleri sahte düzenlemesi nitelikli zimmet suçu kapsamında değerlendirilmiştir.
Kullanma Zimmeti Suçu Nedir? (TCK m. 247/3)
Kullanma zimmeti, kamu görevlisinin kendisine görev nedeniyle teslim edilmiş malı geçici bir süre kullanıp daha sonra iade etmesi durumunda ortaya çıkar. Bu nedenle zimmet suçunun daha hafif hali olarak kabul edilir.
1. Kullanma Amacıyla Zimmete Geçirme
Kullanma zimmetinde failin amacı, malı kalıcı olarak kendisine geçirmek değil, geçici bir süre faydalanmak ve ardından iade etmektir.
- Örneğin; bir kamu görevlisinin, kuruma ait parayı birkaç gün kişisel işinde kullanıp sonra kuruma iade etmesi.
- Yine, zimmete geçirilen malın kısa süreli kişisel menfaat için kullanılması ve sonradan yerine konulması.
2. Ceza Miktarı
Kullanma zimmetinde fail, basit zimmet suçuna göre daha düşük ceza alır.
- TCK m. 247/3’e göre, verilecek ceza yarı oranına kadar indirilebilir.
- Mahkeme, olayın özelliklerine göre 1/4, 1/3 veya 1/2 oranında indirim yapabilir.
- Ancak indirim oranı hiçbir şekilde 1/2’yi geçemez.
3. Failin Kastının Önemi
Kullanma zimmeti ile basit zimmeti ayıran en önemli unsur failin kastıdır.
- Eğer failin kastı malı kalıcı olarak kendine geçirmek ise bu durumda basit zimmet söz konusu olur.
- Failin kastı malı sadece geçici süreyle kullanmak ve iade etmekse kullanma zimmeti oluşur.
4. Malın İadesinin Zamanı
- Fail malı, hakkında herhangi bir ihbar, şikâyet veya soruşturma başlamadan önce iade ederse bu durum kullanma zimmeti kabul edilir.
- Ancak mal, soruşturma başladıktan sonra iade edilirse artık basit zimmet suçu oluşur.
5. Kullanma Zimmetinde Yararın Belirlenmesi
Kullanma zimmetinde esas alınan değer, malın bizzat kendisi değil, kullanımdan elde edilen yarardır. Bu yararın hesaplanması bilirkişi incelemesiyle yapılır.
Zimmet Suçunun Cezası Nedir?
Zimmet suçu, kamu görevlileri tarafından işlenebilen ağır bir suç olup, işleniş şekline göre farklı cezai yaptırımlara tabidir. Türk Ceza Kanunu’nun 247. maddesi, zimmet suçunun temel, nitelikli ve kullanma halleri için ayrı cezalar öngörmüştür.
1. Basit Zimmet Suçu Cezası
- Zimmet suçunun temel hali TCK m. 247/1’de düzenlenmiştir.
- Fail, görevi nedeniyle kendisine teslim edilen malı zimmetine geçirirse 5 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
- Ayrıca mahkeme, suçun niteliğine göre adli para cezası da hükmedebilir.
2. Nitelikli Zimmet Suçu Cezası
- Eğer zimmet suçu, hileli davranışlarla zimmetin açığa çıkmasını engellemek amacıyla işlenirse, bu durumda ceza yarı oranında artırılır.
- Örneğin; normalde en az 5 yıl ceza verilmesi gereken basit zimmet, nitelikli zimmet halinde 7 yıl 6 ay hapis cezasına dönüşür.
- Hilenin aldatıcı nitelikte olması, suçun denetim ve incelemelerle kolayca fark edilmesini engellemesi gerekir.
3. Kullanma Zimmeti Suçu Cezası
- Fail, malı geçici süreyle kullanıp iade etmişse, bu durumda kullanma zimmeti söz konusu olur.
- TCK m. 247/3’e göre, bu halde faile verilecek ceza, basit zimmet suçunun cezasından yarı oranına kadar indirilebilir.
- Hakim, somut olayın koşullarına göre cezada 1/4, 1/3 veya 1/2 oranında indirim yapabilir.
4. Ceza İndirimi veya Ağırlaştırıcı Sebepler
- Etkin pişmanlık (TCK m. 248) uygulanırsa cezada önemli indirimler yapılabilir.
- Malın değerinin azlığı (TCK m. 249) durumunda ceza 1/3 ile 1/2 arasında indirilebilir.
- Ancak suçun hileli şekilde işlenmesi halinde ceza daha da ağırlaştırılır.
5. Adli Para Cezasına Çevirme ve HAGB
- Zimmet suçunun cezası, ağırlığı itibariyle adli para cezasına çevrilemez.
- Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) ve cezanın ertelenmesi sadece bazı basit zimmet hallerinde ve etkin pişmanlık hükümlerinin uygulandığı durumlarda mümkün olabilir.
Denetim Görevinin İhmali Suretiyle Zimmet Suçu ve Cezası (TCK m. 251)
TCK m. 251, zimmet suçunun özel bir görünümünü düzenlemektedir. Bu hükme göre, zimmetin işlenmesine bilerek göz yuman veya ihmaliyle buna imkân tanıyan denetimle yükümlü kamu görevlileri de sorumlu tutulur.
1. Kasten Göz Yummak (TCK m. 251/1)
- Denetim yapmakla yükümlü olan kamu görevlisi, zimmet suçunu görmesine rağmen kasten engellemezse, zimmet suçunun müşterek faili gibi cezalandırılır.
- Yani, zimmeti işleyen memur hangi cezaya tabi ise, denetim görevini kasten ihmal eden amir de aynı cezaya tabi olur.
2. İhmali Davranış (TCK m. 251/2)
- Kamu görevlisi, zimmet suçunu kasten değil, ihmali nedeniyle görmezden gelirse, bu kez ayrı bir suç oluşur.
- Bu durumda ceza, 3 aydan 3 yıla kadar hapis olarak belirlenmiştir.
- Burada failin kastı bulunmaz; yalnızca görevini özenle yerine getirmemesi nedeniyle sorumluluğu vardır.
3. Yargıtay Uygulaması
Yargıtay kararlarında, denetim görevlisinin zimmeti fark etmesine rağmen işlem yapmaması ya da belgeleri incelemeden imzalaması durumunda TCK m. 251 kapsamında cezalandırılması gerektiği vurgulanmıştır.
Örneğin; muhasebe evrakını hiç incelemeden imzalayan, zimmete geçirilen paraları denetlemeyen bir üst düzey yöneticinin bu davranışı, zimmete doğrudan iştirak olarak kabul edilmiştir.
Zimmet Suçu ve Etkin Pişmanlık (TCK m. 248)
Etkin pişmanlık, failin işlediği suçtan sonra pişmanlık göstererek kamuya verdiği zararı gidermesi halinde uygulanan bir ceza indirimi kurumudur. TCK m. 248, zimmet suçunda etkin pişmanlık hükümlerini ayrıntılı şekilde düzenlemiştir.
1. Soruşturma Başlamadan Önce Etkin Pişmanlık
- Eğer fail, zimmete geçirdiği malı savcılık tarafından soruşturma başlatılmadan önce iade eder veya zararı tamamen giderirse,
- Verilecek cezanın 2/3’ü indirilir.
- Bu en avantajlı indirim oranıdır.
2. Soruşturma Başladıktan Sonra Etkin Pişmanlık
- Savcılık soruşturmayı başlatmış, ancak henüz mahkemeye dava açılmamışsa,
- Fail zararı giderirse ceza 1/2 oranında indirilir.
3. Dava Açıldıktan Sonra Etkin Pişmanlık
- Mahkemede dava açılmış fakat henüz hüküm verilmemişse,
- Failin zararı gidermesi halinde ceza 1/3 oranında indirilir.
4. Hüküm Verildikten Sonra Etkin Pişmanlık
- Mahkeme hüküm verdikten sonra zararın giderilmesi, artık etkin pişmanlık kapsamında değerlendirilmez.
- Bu durumda faile ceza indirimi uygulanmaz.
5. Etkin Pişmanlığın Önemi
- Failin cezası, zimmet suçunda etkin pişmanlık hükümleri sayesinde ciddi oranda azalabilmektedir.
- Bu düzenleme, hem kamu zararının telafisini sağlamak, hem de failin topluma yeniden kazandırılmasını amaçlamaktadır.
Zimmet Suçu ve Malın Değerinin Azlığı Nedeniyle Ceza İndirimi (TCK m. 249)
Zimmet suçu, kamu idaresine karşı işlenen suçlardan olsa da aynı zamanda ekonomik nitelikli suçlar içerisinde değerlendirilmektedir. Suçun konusu olan malın değerinin düşük olması, failin daha az cezalandırılmasını sağlayan bir durum olarak kanunda özel olarak düzenlenmiştir.
1. Malın Değerinin Azlığı
- TCK m. 249’a göre, zimmet suçunun konusunu oluşturan malın değerinin az olması durumunda mahkeme, verilecek cezadan 1/3 ile 1/2 arasında indirim yapabilir.
- Burada önemli olan, malın değerinin somut olayda gerçekten düşük olup olmadığının bilirkişi raporu ile tespit edilmesidir.
2. İndirim Oranı
- Hakim, somut olayın özelliklerini dikkate alarak uygun indirim oranını belirler.
- Bu oran 1/3’ten az, 1/2’den fazla olamaz.
- Örneğin; normalde 6 yıl hapis cezası verilmesi gereken bir olayda, malın değerinin azlığı kabul edilirse ceza 3 yıl ile 4 yıl arasında belirlenebilir.
3. Değerlendirme Ölçütü
- Malın değerinin az olup olmadığı, toplumun ekonomik koşulları, malın miktarı, failin zimmete geçirdiği toplam değer ve olayın özellikleri göz önünde bulundurularak tespit edilir.
- Yargıtay kararlarında da, malın değerinin güncel ekonomik şartlara göre değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
4. Etkin Pişmanlık ile Farkı
- Malın değerinin azlığı nedeniyle yapılan indirim, etkin pişmanlıktan bağımsızdır.
- Fail hem malın değerinin azlığı hem de etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanabilir. Böylece cezasında ciddi bir düşüş sağlanabilir.
Zimmet Suçu ile Güveni Kötüye Kullanma Suçu Arasındaki Fark
Zimmet suçu ile güveni kötüye kullanma suçu, her ikisi de başkasına ait mallar üzerinde yapılan hukuka aykırı tasarruflardan kaynaklanır. Ancak aralarında çok önemli farklar vardır.
1. Fail Yönünden Fark
- Zimmet suçu yalnızca kamu görevlisi tarafından işlenebilir.
- Güveni kötüye kullanma suçu ise herkes tarafından işlenebilir. Failin kamu görevlisi olmasına gerek yoktur.
2. Malın Teslim Şekli
- Zimmette mal, görev nedeniyle kamu görevlisine teslim edilmiştir veya onun gözetimine bırakılmıştır.
- Güveni kötüye kullanmada mal, şahsi güven ilişkisi nedeniyle faile teslim edilir. Örneğin, arkadaşına veya işçisine geçici olarak bırakılan mal bu kapsama girer.
3. Zilyetlik ve Tasarruf Biçimi
- Zimmet suçunda kamu görevlisi, mal üzerinde malik gibi tasarrufta bulunur; yani malı adeta kendi mülküymüş gibi kullanır, harcar, satabilir.
- Güveni kötüye kullanmada ise fail, malı kendisine verilen kullanım veya koruma amacının dışında tasarruf eder ya da malı iade etmeyerek devir olgusunu inkâr eder.
4. Kamu İdaresine Yönelik Tehlike
- Zimmet, kamu idaresinin güvenilirliğini doğrudan zedeleyen bir suçtur. Çünkü fail kamu görevlisidir ve devlet adına işlem yapmaktadır.
- Güveni kötüye kullanma ise daha çok özel kişiler arasındaki güven ilişkisini ihlal eder.
5. Cezai Yaptırım
- Zimmet suçu için öngörülen ceza çok daha ağırdır. Basit hali dahi 5 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası içerir.
- Güveni kötüye kullanmada ise ceza miktarı daha düşüktür ve olayın niteliğine göre adli para cezasına çevrilmesi veya ertelenmesi mümkündür.
6. Yargıtay Görüşü
Yargıtay kararlarında, zimmet suçunun aslında güveni kötüye kullanma suçunun “ağırlaşmış ve özel şekli” olduğu belirtilmiştir. Çünkü kamu görevlisi, kendisine duyulan güveni kötüye kullanmakla kalmayıp, aynı zamanda devletin güvenilirliğine zarar vermektedir.
SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ BİÇİMLERİ
Bu başlık altında; teşebbüs, iştirak, içtima, zincirleme zimmet suçu hükümleri incelenecektir
a. Teşebbüs: Teşebbüs kavramı TCK m. 35/1’de “Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur.” olarak hüküm altına alınmıştır. Teşebbüsten söz edebilmek için, failin kastettiği suçun doğrudan doğruya icrasına başlamış olması gerekir. Bu hareketlerin suçun icrasına yönelik elverişli hareketler olması gerekmektedir.
Öğretide ve uygulamada zimmet suçuna teşebbüsün olanaklı olduğu kabul edilmektedir. Failin elinde olmayan nedenlerle mal üzerinde malikmiş gibi tasarruf edebilecek duruma gelmeden yakalanmış olması halinde suçun teşebbüs aşamasında kaldığı kabul edilir. Suç teşebbüs aşamasında kaldığında TCK 35/2’ye göre; “Suça teşebbüs halinde fail, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığına göre, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onüç yıldan yirmi yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine dokuz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.” denilmek suretiyle cezada yapılacak indirimler hüküm altına alınmıştır.
b. İştirak: Zimmet suçu özgü suçtur. Ancak kamu görevlisi olanlar tarafından işlenebilir. Bu sebeple zimmet suçuna iştirak eden diğer kişiler ancak azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulabilirler. Azmettiren; belli bir suçu işleme konusunda herhangi bir düşüncesi olmayan bir kişiyi; ikna, telkin veya diğer bir suretle bu suçu işlemeye karar vermesinin sağlayan kişidir. TCK m. 38 “Başkasını suç işlemeye azmettiren kişi, işlenen suçun cezası ile cezalandırılır.” denilmek suretiyle hüküm altına alınmıştır. Yardım eden ise; bir suçun işlenmesinde faile yardımda bulunan kişidir. Burada kişi suça; suçu işleyene yardım etme şeklinde iştirak etmektedir. Suça yardım eden kişinin yaptığı yardım faillik derecesinde değildir. Ancak kanunda metninde de yazıldığı gibi kişi işlenen suçun cezasıyla cezalandırılır.
c. İçtima: Ceza hukukunda içtima kelimesi, birden çok suçun bulunduğu bazı durumlarda, genel kural olan her bir suçtan sorumluluk yerine, birden çok suçun tek suçta toplanması anlamına gelmektedir. Zimmet suçu başka suçlarla içtima edebilir. Ancak TCK m. 212 “Sahte resmi veya özel belgenin bir başka suçun işlenmesi sırasında kullanılması halinde, hem sahtecilik hem de ilgili suçtan dolayı ayrı ayrı cezaya hükmolunur.” hükmü gereğince zimmet suçunu işlerken aynı zamanda sahtecilik suçunun da işlenmesi halinde kanun koyucu ayrı ayrı cezalandırılmayı hüküm altına almıştır.
d. Zincirleme Zimmet Suçu: Zincirleme suç kavramı TCK m. 43’de düzenlenmiştir. Anılan hükme göre;
- “(1)Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır.
- (2) Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır.
- (3) Kasten öldürme, kasten yaralama, işkence ve yağma suçlarında bu madde hükümleri uygulanmaz.”
Aynı suç işleme kararına bağlı olarak birden çok zimmet suçu işlenirse TCK 43 hükümlerine göre zincirleme suç oluşmuş olacaktır. Fillerden birkaçı nitelikli, birkaçı basit zimmet teşkil etse de durum değişmez çünkü bir suçun basit ve nitelikli hali zincirleme suç teşkil edebilir.
Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması
Zimmet suçunun cezası Türk Ceza Kanunu’nda oldukça ağır şekilde düzenlenmiştir. Bu nedenle, cezanın adli para cezasına çevrilmesi, ertelenmesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) gibi kurumların uygulanabilirliği her somut olayda önem arz eder.
Adli para cezasına çevirme imkânı zimmet suçunda mümkün değildir. Çünkü zimmet suçunun basit halinde dahi öngörülen ceza alt sınırı 5 yıl hapis olup, bu miktar itibarıyla TCK’daki adli para cezasına çevirme hükümlerinin uygulanmasına izin verilmez.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB), sanık hakkında hükmolunan cezanın belirli şartlarla sonuç doğurmamasını ve denetim süresi içinde belli koşullar yerine getirildiğinde ortadan kaldırılmasını sağlayan bir ceza muhakemesi kurumudur. Zimmet suçunda, basit hali itibarıyla etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasıyla ceza miktarı düşerse, bazı durumlarda HAGB kararı verilmesi mümkün olabilir. Ancak nitelikli zimmet suçunda veya yüksek ceza gerektiren hallerde HAGB uygulanamaz.
Cezanın ertelenmesi ise mahkemenin belirlediği hapis cezasının, cezaevinde infaz edilmesinden koşullu olarak vazgeçilmesi anlamına gelir. Tıpkı HAGB’de olduğu gibi, yalnızca basit zimmet suçunun cezasının etkin pişmanlık sayesinde belirli seviyelerin altına düşmesi halinde uygulanabilir. Nitelikli zimmet veya yüksek miktarlı zimmet suçlarında erteleme imkânı bulunmamaktadır.
Zimmet Suçunun Unsurları
Zimmet suçunun temel unsurları üç başlık altında toplanabilir.
- Failin kamu görevlisi olması: Zimmet suçunu yalnızca kamu görevlileri işleyebilir. Kamu görevlisi kavramı, TCK’da geniş biçimde tanımlanmıştır.
- Malın görev nedeniyle teslim edilmiş olması: Failin zilyetliğine verilen mal, görevden kaynaklanmalıdır. Aksi durumda suç güveni kötüye kullanmaya dönüşebilir.
- Failin malı zimmetine geçirmesi: Kamu görevlisinin malı kendisine veya başkasına mal etmesi, malik gibi tasarrufta bulunması gerekir.
Bu unsurlar gerçekleştiğinde zimmet suçu oluşur. Failin kastı, suçun basit, nitelikli veya kullanma şeklinde mi işlendiğinin belirlenmesinde önemli rol oynar.
ZİMMET SUÇU ZAMANAŞIMI
Zimmet suçunda dava zamanaşımı süresi 15 yıldır.
ZİMMET SUÇU GÖREVLİ ve YETKİLİ MAHKEME
Zimmet suçunda görevli ve yetkili mahkeme suçun işlendiği yer ağır ceza mahkemesidir.
SUÇTA MUHAKEME USULÜ
Zimmet suçu takibi şikayete bağlı bir suç değildir. Soruşturması Cumhuriyet savcısı tarafından resen yapılır. Anayasa m. 76 uyarınca zimmet fiili “yüz kızartıcı suç” tur.
ZİMMET SUÇUNDA UZLAŞMA HÜKÜMLERİ
Uzlaştırma kurumu CMK m. 253’de düzenlenmiştir. Uzlaşma; suçun mağdurunun suç şüphelisiyle anlaşması sonucunda ceza yargılamasının sona ermesidir. Uzlaşma şikayetten vazgeçme değildir. Ancak kamu tüzel kişileri aleyhine işlenen suçlar için uzlaşmaya gidilebilmesi mümkün değildir. Bu nedenle zimmet suçu uzlaşma kapsamında değildir.
ZİMMET SUÇUYLA İLGİLİ YARGITAY KARARLARI
YARGITAY 9. Ceza Dairesi Esas: 2020/6023 Karar: 2023/1762 “Suç tarihinde Dicle Üniversitesi Veterinerlik Fakültesinde öğretim üyesi olan sanığın Diyarbakır İl Özel İdaresi ve Dicle Üniversitesi İşbirliğiyle yürütülen sorumlusu olduğu “Dicle Damızlık Süt Sığırcılığı Çiftçi Eğitim Okulu Projesi” kapsamında kendisine teslim edilen makineleri üniversite tarafından tahsis edilen arazi dışında ortağı olduğu şirkete kullandırdığı isnatları ve sanığın makinelerin atıl durumda kalması nedeniyle kamu yararı amacıyla proje kapsamında kullandığı yönündeki ikrar mahiyetindeki kabul beyanı karşısında eylemlerin sübutu halinde kullanma zimmeti suçunu oluşturabileceği,”
YARGITAY 7. Ceza Dairesi Esas: 2023/22430 Karar: 2023/11062 “Sanığın … Bankası … Şubesinde servis yetkilisi olarak görev yaptığı 2010 ila 2015 yılları arasında mudiler … ve … hesaplarından imzalarını taklit etmek ve sanığın mudilerin aldatılması ya da yanıltılması suretiyle aldığı boş imzalı fişlere istinaden gerçekleştirilmek suretiyle toplamda 512.246,30 EURO ve 832.967,00 İsveç Kronunun işlem tarihlerindeki … Bankası efektif satış kuru karşılığı olan 1.620.192,69 TL tutarındaki parayı zimmetine geçirmesi şeklinde gerçekleşen olayda; sanığın üzerine atılı eylemin, banka mudileri … ve …’a fark ettirilmeden imzalattırılan tediye fişleri açısından zimmetin açığa çıkmamasını sağlamaya yönelik hileli davranış kapsamında kalacağı ve sanığın bu eylemlerinin nitelikli zimmet suçunu oluşturacağı kabul edilerek;”
YARGITAY 7.Ceza Dairesi Esas: 2023/3296 Karar: 2023/8388 “hesap kartonetlerinde bulunan imzalarla, sahte mudi imzası taşıyan fişlerdeki imzalar karşılaştırılıp aldatma kabiliyetinin bulunup bulunmadığının mahkemece saptanması, denetime imkan verecek şekilde tutanağa geçirilmesi, mudi yerine sahte olarak atılan imzanın ilk bakışta basit bir inceleme ile sahteliğinin anlaşılması halinde eylemin basit zimmet, sahteliğin basit bir inceleme ile anlaşılamayıp iğfal kabiliyetinin olması halinde ise nitelikli zimmet suçunu oluşturacağı gözetilerek sonucuna göre uygulama yapılması gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi,”
YARGITAY 5. Ceza Dairesi Esas: 2016/6031 Karar:2020/12907 “TCK’nın 247. maddesinde düzenlenen zimmet suçunun oluşması için “kamu görevlisinin veya özel mevzuatları gereği kamu görevlisi gibi cezalandırılabilen kişilerin görevi nedeniyle zilyetliği kendisine devredilmiş olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu malı kendisinin veya başkasının yararına zimmetine geçirmesinin” gerektiği,
TCK’nın 40/2. maddesine göre özgü suç niteliğinde olup ancak kamu görevlisi tarafından işlenebilen zimmet suçuna iştirak eden diğer kişilerin azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulabilecekleri nazara alınarak, Kozan Belediyesi bünyesinde şoför olarak çalıştığı belirtilen ancak dosya kapsamında görev belgesi bulunmayan sanık
…’ün hangi sıfatla belediyede çalıştığının, sanığın kullanımına tahsis edilen araç bulunup bulunmadığının ve zift aracının başka şoförü olup olmadığı ile asfalt döküm işi nedeniyle sanığa teslim edilen zift olup olmadığının belediyeden sorulup belirlenmesinden, yine maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkarılabilmesi amacıyla, kolluk araştırması yaptırıldıktan ve Vergi Dairesinden resmi işlemlerin hangi sanık tarafından yapıldığı hususu sorulduktan sonra Bilgili Oto Kurtarma isimli iş yerinin gerçek sahibinin sanıklardan hangisi olduğu tespit edilerek, tüm deliller dosya kapsamıyla birlikte değerlendirildikten sonra hasıl olacak sonuca göre sanıklar …, … ve …’nin hukuki durumlarının zimmet ve bu suça iştirak hükümlerine göre ayrı ayrı takdir ve tayini gerektiği”
YARGITAY 5.Ceza Dairesi Esas: 2020/6058 Karar:2022/2527 KARŞI OY: “CGK kararında belirtildiği gibi avukata bir vekaletname ile verilen görevin ikiye bölünmesinin mümkün olamayacağıdır. Vekâlet, bir kişinin başka bir kişiyi kendi adına bir vekil olarak hareket etmesi için atadığı ve böylece vekile, müvekkili adına belirli eylemleri veya işlemleri yerine getirmesi için yetki verilmesiyle, vekil ile asil arasında oluşan karşılıklı ilişki bütünüdür.
Yapılan genel vekalet sözleşmesi ile avukata dava açma, açılmış davada vekalet vereni temsil yetkisi verildiği gibi bu dava sonucunda vekalet verenin elde ettiği kazanımlarının da takip edilmesi yetkisinin verildiği ahzu kabz yetkisinin bu durumu gösterdiği, vekalet verenin kamu adına ve kamu idaresinin güvenilirliği ilkesine göre hareket ettiğini düşündüğü avukatlık kurumuna güvenerek bu yetkiyi verdiği ve avukatın da bu kamu gücü ile kamunun güvenirliğinden güç alarak vekaletini aldığı dava ve işlemleri yürüttüğü,
bunun sonucu olarak da vekil edeni temsilen elde ettiği kazanımları uhdesinde tutmadan vekil edene aktarması gerektiği, aksi halde zimmet suçunun oluşacağı, bu sebeple verilen vekaletin bir bütünlük arz ettiği, yapılan vekalet sözleşmesinin ikiye bölünerek bir kısmının kamu adına kamu görevlisi olarak, diğer kısmının ise şahsına karşı duyulan güven ilişkisi kapsamında kaldığının kabul edilmesinin mümkün olamayacağı, zimmet suçunun oluşacağı ve bu sebeple dosyanın esastan incelenmesi kanaatiyle çoğunluğun eylemin hizmet sebebiyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturacağı görüşüne katılmamıştır.”
Sıkça Sorulan Sorular
Zimmet suçu nasıl oluşur?
Zimmet suçu; TCK’da “Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler” başlıklı dördüncü kısmın “Kamu idaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar başlıklı bölümde yer almaktadır.
Zimmet suçu kaç yıl?
“Görevi nedeniyle zilyetliği kendisine devredilmiş olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu malı kendisinin veya başkasının zimmetine geçiren kamu görevlisi, beş yıldan on iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Nitelikli zimmet suçu nedir?
TCK 247/2 hükmüne göre; “Suçun, zimmetin açığa çıkmamasını sağlamaya yönelik hileli davranışlarla işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.”
Avukat Fatih Tahancı, 2015 yılında Hukuk Fakültesini tam burslu, onur öğrencisi olarak Ankara’da tamamlamıştır. Avukatlık stajını Ankara Barosu nezdinde; ceza hukuku, sigorta hukuku, tazminat hukuku, iş hukuku, icra hukuku ve idare hukuku konularına odaklanmış çeşitli avukatlık bürolarında staj yaparak tamamlamıştır. Avukat Fatih Tahancı Çankaya/Ankara’da bulunan Tahancı Hukuk Bürosu’nda avukatlık faaliyeti göstermektedir.
zimmetine her şeyi ortada iken neden dava 15 yıl gibi uzun zaman sürer de suçlu cezai işlem görmeden zaman aşımına uğrar da dosya rafa kalkar anlamış değilim kaynıyor zamanda devletine zarara milletine zarara ugratmis olurlar